Boş sandalye bırakmak ve barışa cesaret etmek
Bazen boş bir sandalye, bir konuşmadan daha çok şey anlatır. Hele o sandalye bilerek boş bırakılmışsa…
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: 5 Ağustos’ta ilk mesaisine başlayacak süreçle ilgili Meclis Komisyonu’nu 5 adet sandalyeyi boş bırakmaya ve bu sandalyeleri sahipleri için bekletmeye davet ediyorum.
1 Ekim’den bu yana barış arayışı konusunda en karşıt ve en sert tutumu alan ve komisyona katılmayacağını beyan eden İYİ Parti için 3; 50 yıla yakın çatışmalı süreci doğrudan, en acı ve yıkıcı şekilde yaşayanları temsilen; hayatını kaybeden Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül ve Uğur Kaymaz’ın annesi Makbule Kaymaz için 2 sandalyeyi boş bırakın.
İYİ Parti’ye “Henüz burada değilsin ama olmalısın” demek için yapmalı bunu.
Ayşe Bülbül ve Makbule Kaymaz’a da “Barış hepimize iyi gelecek, sizi unutmadık” demek için.
Bugüne kadarki barış ve çözüm arayışı süreçlerinde; kadınlar, barolar, sendikalar, dernekler, ez cümle sivil toplum masaya davet edilmedi. Oysa barış masasında, sadece orada oturanların değil, oturamayanların da hikâyeleri var. Yanmış ormanlardaki kurdun kuşun böceğin; kökünden sökülen zeytin ağacının; göçük altında kalan işçilerin; 12 yaşında çıraklık yaparken ölü bulunan Eyüp Can’ın; ayrılmak istediği eski polis Cemil Koç tarafından öldürülerek bir valize konan cesedi yol kenarına bırakılan Ayşe Tokyaz’ın ve erkekler tarafından canlarına kast edilen tüm kadınların hikayeleri var o masada, oturamıyor olsalar da…
Bunu şuradan ilhamla öneriyorum:
Kuzey İrlanda’da, barış masasına Sinn Féin davet edilmediğinde kimse ‘bu parti yokmuş’ gibi davranmamış. Onlar için ayrılan sandalye, salonda sessizce beklemiş. Herkes o boşluğun farkındaymış. “Henüz burada değilsin ama olmalısın” diyormuş o sessizlik.
1996’da başlayan müzakerelerde, IRA ile bağlantılı Sinn Féin’in masaya katılması uluslararası........
© İlke TV
