menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şiirin kırklı yıllar kuşağı

16 0
07.09.2025

1940’lı yıllar hem dünya hem de ülke için zorlu yıllardır. Alman faşizminin Avrupa’nın üzerine çöktüğü, Türkiye’de peş peşe kanunların çıkarıldığı, tek parti yönetiminin baskısını arttırdığı, her türlü muhalefetin bastırıldığı ağır bir dönemdir. Ancak her şeye rağmen sol muhalefetin edebiyat ve düşünce alanında kendini gösterdiği yıllardır da o yıllar. Bu dönem yazan solcu şairlerin, edebiyatçıların, bilim adamlarının neredeyse tümünün bir polisi olmuş ve ömürlerinin birkaç yılını mahpusta geçirmiş, Mehmed Kemal’in deyimiyle tam bir ‘acılı kuşak’ olmuşlardır.

Bu dönem ürün veren, muhalif olan, iş -güç kovalayan sosyalist şairlerin yaşam öyküleri ilginçtir. Açlık, parasızlık, işsizlik, baskı, zulüm, kovuşturmalar, sürgün ortak duran acılardır. Bir de bu ortak acıların dışında kişisel acılar ve zorluklar vardır. Kimi evlenememiş, kimi mezarlıklara, kimi köyüne sığınmış, kimi istemeden, benimsemediği çeşitli işlere savrulmuştur.

Dönem her açıdan ilginç bir dönemdir. Kapıda olan bir savaşın etkileri, Nazizm ve ırkçılık cephesi ve diğer taraftan sosyalist düşünceyi benimseyen insanların mücadeleleri iç içedir, Dönemin tek parti iktidarı ise muhalefeti bastırmak için elinden geleni ardına koymayarak insanları izlettirip, ihbar ettirerek, bazen ırkçılığı bazen toplumculuğu bahane ederek kendisini sağlama alıp hayat karartmada beis görmüyordu.

Her şeye karşın toplumu, insanı, dünyadaki gelişmeleri, barışı, faşizme karşı mücadeleyi şiirlerine taşıyan şairler de korkusuzca üretmeye devam ediyorlardı kırklı yıllarda. Çeşitli dergiler etrafında toplanıyor ve düşüncelerini aktarmak için yoğun çaba gösteriyorlardı. M. Niyazi Akıncıoğlu, Enver Gökçe, Ahmed Arif, Şükran Kurdakul, Hasan İzettin Dinamo, Rıfat Ilgaz, Cahit Irgat, A. Kadir, Mehmed Kemal, Arif Damar bu isimlerin en etkili olanlarıdır.

Çileli yaşamları belki onları savurmuştur, ancak onlar şiirle tutunmayı bilmiş ve az da olsa yazmayı sürdürmüşlerdir. M. Niyazi Akıncıoğlu, lise yıllarında Turancı ve ırkçı görüşleri savunurken, Nazizm kasırgasının yarattığı yıkıcı etkilerden dolayı toplumcu düşünceyle tanışmış ve böyle şiirler yazmıştır. İşte bu şiirler onu 1950’li yıllarda yaşadığı şehir olan Kırklareli’nde ‘komünist bir partiyi yönetmek’ suçlamasıyla karşı karşıya bırakmış ve yargılanarak iki yıl tutuklu kalmıştır. Cezaevi sonrasında avukatlık yapar ve sessizliğe gömülür ve sadece arada şiirler yayımlatır. “İbadetimiz başkadır,/ sevdalarımız başka;/bilindi kadri alın terinin:/ Bir damlasında derya,/ bir damlasında Dünya,/ cümle yıldızlar var/ bir damlasında,/ Tezgahlar türküsünde/ ve mekikler örgüsünde hamarat;/ suda başladığından asırlar........

© İlke TV