menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

NATO Çetin, NATO CHP: Hikmet Çetin Hangi Yolda ?

22 1
17.09.2025

Yıllardır takip ederim, izlerim. Hatta 28 Şubat'ta İmam Hatiplerin başkanı iken kırmızı karanfil eylemi yaptığımızda, merhum Bülent Ecevit'le konuşurken karşılaştığımız dönemin TBMM Başkanı Hikmet Çetin "Bana niye karanfil uzatmadın?" diye sormuş, ona da İmam Hatipler adına kırmızı karanfil uzatmıştım. Sevgili Melik Yiğitel'in dayızadesi olması, ilgimi de takibimi de daha fazla arttırmıştır. 88 yaşında, yaşı kemale ermiş eski meclis başkanı, Dışişleri Bakanı, NATO'nun Afganistan sorumlusu Hikmet Çetin'in CHP'nin son mitinginde kitleyi selamlarken çekilen fotoğraf karesini incelerken, T24'ten Cansu Çamlıbel ile yaptığı röportaj eski defterleri bir bir ortaya çıkartmamı sağladı.

Yıllardır diplomatik bir dil ile konuşan, CHP genel başkanı iken de diplomatik dili hiç göz ardı etmeyen Hikmet Çetin, röportajında diplomasiyi bir kenara bırakmış, kesin hükümler veren, hedef gösteren, niyet okuyuculuğu yapan, ölümü gösterip sıtmaya razı getirme gibi tarihsel bir sorumluluğu gösteriyordu. Hani Özgür Özel'in ve Ekrem İmamoğlu'nun, İngiltere başta olmak üzere Avrupa'ya, dolayısıyla NATO ülkelerine yaptığı çağrılar karşılıksız kalırken eski bir NATO görevlisi olan Hikmet Çetin'in neredeyse onlar adına Türk siyasetiyle ilgili kumaş kesip elbise biçmesi hiç hayra alamet değil...

Röportaj baştan aşağı bir algı yönetimi... Cansu Çamlıbel cevabını verir gibi soruları hazırlamış, Hikmet Çetin ise çok kısa ve özlü cevap vermekle yetinmişti. Arzu ederseniz, ilk önce röportajın analizini yapmadan Hikmet Çetin ve Cansu Çamlıbel'in analizine bir bakalım.

Peki biz Cansu Çamlıbel'i hangi röportajlardan hatırlıyoruz?

Gelelim Hikmet Çetin başlığına...

Hikmet Çetin'in ise hikâyesi biraz uzun. Röportajda kendisinin Liceli olduğunu ve Süleyman Demirel'e atfen geldiği görevlerin, doğrusu getirildiği görevlerin hep Türkiye Cumhuriyeti sayesinde olduğunu belirtip iftihar ettiğini söylüyor.

(- Siz bugüne kadar devlet içinde Kürt sorununu inkâr eden, ulusalcı çizgiyi savunanlar için hep ‘mükemmel örnek’ oldunuz. Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanlığını, TBMM Başkanlığını yapan bir Kürt olduğunuz için “Bu devlet ayrımcılık yapmıyor” demek için kullanıldı adınız. Bundan rahatsızlık duyduğunuz oldu mu hiç?)

“Ben Türk vatandaşı olmaktan hep iftihar ettim. Her şeyi yaptım. Ne gerekiyorsa onu yaptım, her zaman ve her yerde. Demirel bir gün sohbet ederken bana dedi ki; “Bak sen Lice'den geldin, Dışişleri Bakanı ve Meclis Başkanı oldun. Ben İslamköy’den geldim, Başbakan oldum. Bunları bize sağlayan cumhuriyettir.” Şimdi biz bu Cumhuriyet’in devamıyla ilgili kritik bir andayız. Ama ben inanıyorum ki bizi yetiştirip bu makamlara getiren Cumhuriyet devam edecek.”

Şimdi biz bu Cumhuriyet’in devamıyla ilgili kritik bir andayız” sözüne dikkatinizi çekmek isterim.

Hikmet Çetin’in Kürt kökenli olduğunun ilk farkına varan Süleyman Demirel değil elbette... Buraya yine tarihi vesikalardan birini daha ekleyelim. CIA’ye raporunu... 1979 yılında yayınlanan raporu dönemin Hürriyet Gazetesi'nin ABD Temsilcisi Sedat Ergin kaleme almıştı.

CIA’nın 1979 yılında yayınladığı rapor, geleceğin Dışişleri ve TBMM Başkanı Hikmet Çetin’in "Parlayan Yıldız" olduğunu gösteriyor.

Hikmet Çetin'in CIA karnesi

ABD’nin casusluk kuruluşu CIA’nın (Merkezi Haberalma Örgütü) 1979 yılında Kürt sorununa ilişkin olarak hazırladığı bir raporda, Türkiye'deki önde gelen Kürtler arasında, SHP-DYP koalisyonunun Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in de gösterildiği ortaya çıktı.

İslam devriminden sonra Tahran'daki Amerikan Büyükelçiliği'ni basan İranlı öğrencilerin ele geçirip, sonradan yayınladıkları belgeler arasında, CIA'nın 1979 yılında hazırladığı Ortadoğu’daki Kürt sorununa ilişkin bir rapor da bulunuyor.

Raporda, Kürt sorunu ayrıntılı bir şekilde incelendikten sonra Türkiye, Irak ve İran’daki önemli Kürtlerin biyografilerine yer veriliyor.

Bu bölümde Türkiye’den Kamran İnan ve Hikmet Çetin, Irak’tan da Molla Mustafa Barzani ile Celal Talabani yer alıyor. CIA, 1979 yılındaki bu değerlendirmesinde Hikmet Çetin için şunları söylüyor:

"Hikmet Çetin'in siyasi kariyeri, bir yıldızın parlayışını andırır... Diyarbakır'da 1937'de doğan Çetin, Ankara'ya gelerek Ankara Üniversitesi'nde iktisat öğrenimi görmüştür. Ardından ABD'ye gelerek Williams Koleji'nde master yapmıştır. Çetin, 1971-77 yılları arasında Devlet Planlama Örgütü'nün Ekonomik Planlama Dairesi'nin başkanlığında bulunmuştur. Ecevit tarafından 1977 yılında politikaya çekilen Çetin, kısa zamanda Başbakan'ın en yakın danışmanlarından biri olmuştur. Sessiz ve mütevazı kişiliğine karşılık son derece azimlidir. Çetin, titizliği ve Türkiye'nin hantal bürokrasisini ustaca idare edişiyle tanınmıştır. Yumuşak başlı tabiatı sonucu düşmanı az, hayranı çoktur."

İsrail’e İlk Gitmenin Onurunu Yaşamak…

Yıllar önce Hikmet Çetin'in yine Cansu Çamlıbel ile yaptığı bir röportajda “onur” duyduğu başka bir konu daha vardı.

İsrail’in Kudüs’ü ilhak girişimlerine yoğunlaştığı dönemde AP Azınlık Hükümeti'nin Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen, “tutum ve davranışıyla dış politika konusunda milli menfaatlerimize aykırı hareket ettiği” iddiasıyla MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan tarafından verilen gensoru ile 03.09.1980 tarihinde MSP ve CHP’nin oylarıyla düşürülmüştü. CHP’nin devamı olan SHP'nin dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, yıllar sonra Dışişleri Bakanı olarak İsrail’e gitmenin onurunu yaşayacaktı. İsrail'e giden ilk Dışişleri Bakanı olmaktan onur duyan Hikmet Çetin, buna bir de TBMM Başkanı olarak ilk İsrail'e gitmenin onurunu yaşadığını belirtiyor.

Yücel Katırcıoğlu “2. Yahudi Devleti” kitabında bu konu şu şekilde işleniyor:

"Türkiye, İsrail'i ilk tanıyan Müslüman ülke oldu ve Araplar'ın, İsrail'le ilişkilerin kesilmesi için yaptığı baskılara göğüs gerdi..."

"1993 Aralık'ında İsrail'i resmi olarak ziyaret eden ilk Türk Dışişleri Bakanı olmanın onurunu yaşadım. 1999 Mart'ında aynı onuru bu kez Meclis Başkanı olarak yaşadım..."

"Ahlaki olarak kabul edilemez intihar saldırılarına karşılık İsrailliler'in aşırı tedbir alması bölgedeki çıkmazı çözme şansını azaltıyor..."

"AKP'nin iktidara gelmesi ilişkilerimizi soğutmuyor. Aksine Başbakan Erdoğan ve Abdullah Gül ilişkilerin kalıcılığını vurguladı. Türkiye için İsrail ile ilişkileri geliştirmek, tarihi, stratejik ve geri döndürülemez bir karardır..."

Yazının bu kadar bölümü bizim analizimiz için yeterli ve çok önemli. Hikmet Çetin'in, 3 Aralık 2002 tarihinde İsrail'de bir konferansta yaptığı konuşmadan alınan pasajlar, O'nun düşünce ve duygularını bütün açıklığıyla ortaya koyuyor.

Hikmet Çetin, Türkiye'de hem TBMM Başkanlığı, hem de Dışişleri Bakanlığı yapmış, önemli bir........

© Hürses