Mesai Saatlerinde Gecikmesinde Sakınca Bulunan Halin Varlığı
Gecikmesinde sakınca bulunan hal kavramı ile ilgili daha önce ayrıntılı açıklamalar yapmıştık[1]. Bu yazımızda ise; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun gecikmesinde sakınca bulunan halin varlığı için hangi şartların oluşması gerektiğine yönelik açıklaması ile Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin içtihat halini almış kararlarında geçen, mesai saatleri içinde hakime başvurulmayıp gerekçesiz şekilde Cumhuriyet savcısından yazılı emir alınması hususunun hukuka aykırılığı işlenecektir.
Öncelikle Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.11.2014 tarihli, 2013/8-166 E., 2014/514 K. sayılı kararına göre; “(…) sanığın esrar bulundurduğu yönünde gelen ihbar üzerine Cumhuriyet savcısı tarafından verilen arama emrinde uyuşturucu madde imal ve ticareti suçlaması nedeniyle gecikmesinde sakınca bulunduğu belirtilmiş ise de; ihbar içeriği ya da araştırma tutanağına göre, şüphelinin kısa bir süre içinde ikametinden ayrılacağı, bulundurduğu iddia edilen esrarı elinden çıkaracağı ya da yok edeceği yönünde ek bilgi edinilmediği gibi, gecikmesinde sakınca bulunan halin kabulü için hakime başvurulup arama kararı talep edilmesi halinde delillerin kaybolacağı veya bu tedbirin uygulanamaz hale geleceği hususunda başkaca somut olgular da ortaya konulmamış ve ilçe merkezindeki hakimden karar alınması halinde ne gibi telafisi mümkün olmayan sonuçların ortaya çıkacağını gösteren ve aciliyeti haklı kılan herhangi bir halden söz edilmemiştir. (…) Bu itibarla; sanığın evinde hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen arama işlemi sonucu elde edilen maddi delil ile buna ilişkin düzenlenen tutanağın, yerel mahkemece hükme esas alınmaması isabetlidir”.
Ceza Genel Kurulu bu kararında; esas kuralın adli arama için hakimden karar alınması olduğu, hakime karar için başvurulması durumunda delillerin, dolayısıyla soruşturmanın akamete uğraması konusunda somut olguların varlığı halinde Cumhuriyet savcısından yazılı arama emri alınabileceği, aksi takdirde keyfi şekilde sırf gecikmesinde sakınca bulunan halin varlığından bahsetmek suretiyle Cumhuriyet savcısından yazılı emir alınmasının hukuka aykırı olacağı hususlarına yer vermiştir.
Gerçekten de; hakimden karar alınabilmesi için yeterli vakit yoksa ve ilgili tedbir yerine getirilmediğinde tedbire konu eşyanın yok edilmesi ihtimaliyle karşılaşılacak veya olası bir müsadere kararının infaz edilememesi olasılığı ortaya çıkacaksa Adli Arama ve Önleme Yönetmeliği’nin 4. maddesinde öngörülen tanım doğrultusunda gecikmesinde sakınca bulunan halden bahsedilmekle[2], hakime ulaşmakla Cumhuriyet savcısına ulaşmak aynı kolaylığı ve pratikliği gerektirmekte ise, öncelikle hakime ulaşılmaya çalışılmalı, hakime ulaşılamadığı veya ulaşılmasının beklenemeyeceği durumda yazılı emir için Cumhuriyet savcısına başvurulmalıdır.
Bu net açıklama sonrasında Yargıtay 7. Ceza Dairesi, soruşturma dosyalarında sıkça karşılaşılan, hakime ulaşmanın kolay olduğu mesai saatleri içerisinde hakimden karar alınmayıp doğrudan doğruya Cumhuriyet savcısından düzenlenen yazılı emirden hareketle adli aramanın gerçekleştirilmesini hukuka aykırı bulmuştur.
Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 07.05.2024 tarihli, 2023/12293 E., 2024/4893 K. sayılı kararına göre; “İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık ve katılan vekilinin istinaf başvuruları üzerine duruşma açılmaksızın yapılan yargılamada; Bölge........© Hukuki Haber
