menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TEKERRÜR HÜKÜMLERİNİN SONUÇ CEZANIN SEÇENEK YAPTIRIMLARA (TCK M. 50) ÇEVRİLMESİ BAKIMINDAN ETKİSİ

12 44
07.05.2025

ÖZ:

Tekerrür Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) m.58’de düzenlenmiştir. TCK m. 58’de kendisine yer bulan tekerrür kurumu, failin, önceden işlemiş olduğu suça ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlenmesi halinde yeni işlenen suç bakımından tekerrür hükümleri uygulaması durumu olarak tanımlanabilir. Tekerrür kurumu niteliği itibarıyla bir güvenlik tedbiridir. Failin işlemiş olduğu suç sonucunda ceza mahkemelerince yapılan yargılama sonucunda fail hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün kanuni sonucu olarak kanunda yer alan şartları oluşması halinde fail hakkında tekerrür hükümleri uygulanmaktadır. Daha açık bir ifade ile tekerrür kurumu mahkumiyet hükmünün kanuni bir sonucudur. Hal böyle olmakla beraber tekerrür hükümleri, failin işlemiş olduğu yeni suç bakımından mahkemece hükmedilen sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilmesi bakımından önem arz etmektedir. Nitekim, TCK m. 58 f. 3’e göre, tekerrür kurumunun uygulanması durumu gündeme geldiğinde sonraki suça ilişkin kanun hükmünde hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik olarak öngörülmüş olması halinde hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği hususu amirdir. TCK m. 58 f. 3’de yer alan emredici kural kapsamında tekerrür halinde sonuç ceza TCK m. 50 hükmünde yer alan seçenek yaptırımlar arasında yer alan “adli para cezasına” çevrilmesi mümkün değildir. Buna karşılık tekerrür halinde TCK m. 50’de adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesinin mümkün olup olmaması durumu tartışmalıdır. Bu yüzden iş bu çalışmamızda tekerrür halinde failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından mahkemece hükmedilen sonuç cezanın TCK m. 50 anlamında seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği meselesi teori ve uygulama ışığında ele alınmıştır.

ABSTRACT:

Repetition is regulated under Article 58 of the Turkish Penal Code (TPC). The institution of repetition, which finds its place in Article 58 of the TPC, can be defined as the situation where the perpetrator applies the provisions of repetition in terms of the new crime committed in the event that a new crime is committed after the finalization of the conviction sentence regarding the crime previously committed. Repetition is a security measure in nature. As a result of the crime committed by the perpetrator as a result of the trial conducted by the criminal courts as a result of the conviction of the perpetrator as a legal consequence of the conviction sentence, the provisions of repetition will be applied to the perpetrator if the conditions in the law are met. More precisely, the institution of repetition is a legal consequence of the conviction. Nevertheless, the provisions on repetition are important in terms of the conversion of the final sentence imposed by the court for the new offense committed by the perpetrator into alternative sanctions within the meaning of Article 50 of the TPC. As a matter of fact, according to Article 58 f. 3 of the TPC, when the application of the institution of repetition comes to the agenda, it is mandatory to impose imprisonment if the provision of the law regarding the subsequent crime stipulates imprisonment and judicial fine as optional sanctions. Within the scope of the mandatory rule in Article 58 f. 3 of the TPC, in case of repetition, it is not possible to convert the resultant punishment into “judicial fine”, which is among the alternative sanctions in Article 50 of the TPC. On the other hand, in case of repetition, it is controversial whether it is possible to convert to other alternative sanctions other than judicial fine under Article 50 of the TPC. For this reason, in this study, the issue of whether the final sentence imposed by the court in terms of the new crime committed by the perpetrator in case of repetition will be converted into alternative sanctions within the meaning of Article 50 of the TPC is discussed in the light of theory and practice.

I. GİRİŞ

Tekerrür, failin daha önceden işlemiş olduğu bir suça ilişkin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlemesi sonucunda yeni suç bakımından tekerrür ve tekerrüre bağlanan hukuksal sonuçların uygulaması sonucunu doğuran bir güvenlik tedbiridir. Tekerrür kurumu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu[1]’nun (TCK) 58. maddesinde düzenlenmiştir.

TCK m. 58 f. 1, c. 1’de fail tarafından önceden işlenen suçtan dolayı hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suç işlenmesi sonucunda yeni suç bakımından tekerrür hükümleri uygulanır. Ancak, tekerrür hükümlerinin uygulanması bakımından daha önceki suçun kesinleşmesi gerekmez (TCK m. 58 f.1, c. 2).

Tekerrürün güvenlik tedbiri olması nedeniyle şartlarının oluşması halinde ve failin işlemiş olduğu yeni suç bakımından mahkeme mahkumiyet hükmü tesis etmesi halinde mahkumiyet hükmünün kanuni sonucu olarak tekerrür hükümleri re’sen uygulanmaktadır. Failin yeni işlemiş olduğu suç sonucunda tekerrür kurumunun uygulanması halinde gerek maddi ceza hukuku gerek ceza muhakemesi hukuku gerekse infaz hukuku bakımından sonuçlarını doğurmaktadır. Uygulama anlamında tekerrürün önemli sonuç ve etkilerinden birisi de failin adli sicil kaydında tekerrüre esas ilamının bulunması halinde fail hakkında hükmedilecek sonuç cezanın TCK m. 50’de yer alan seçenek yaptırımlarının uygulanıp uygulanmayacağıdır. Diğer bir ifade ile failin yeni işlemiş olduğu suç bakımından tekerrür hükümlerinin uygulaması halinde mahkemece fail hakkında verilecek cezanın seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği konusu tekerrür kurumunun uygulaması sonucunda doğurmuş sonuçların başında gelmektedir. O bakımdan bu mesele çalışmamız bakımından incelemeye değer konuların başında gelmektedir.

Bu sebeple çalışmamızda ilk önce tekerrür kurumu hakkında genel bilgi ve uygulama şartları hakkında bilgi verilecek akabinde tekerrür kurumunun hukuki niteliği üzerinde durulacak nihayetinde de tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde fail hakkında tesis edilecek ceza hükmünün seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceği sorusuna/sorununa uygulama ve teori ışığında cevap aranacaktır.

II. GENEL OLARAK TEKERRÜR KURUMU

Tekerrür, Arapça kökenli bir kelime olup; “tekrarlanma” anlamına gelmektedir[2]. Ceza hukuku anlamında tekerrür ise en genel anlamıyla kişinin daha önceden işlemiş olduğu suçtan dolayı verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlemesi olarak ifade edilebilir[3].

Tekerrür, TCK’nın “Genel Hükümler” başlıklı ilk kitabının “Yaptırımlar” başlıklı üçüncü kısmının “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. Maddesinde kendisine yer bulmuştur[4].

TCK m. 58 f. 1, c. 1’de dolaylı yoldan tekerrür kurumunun tanımı yapılmıştır. Bu maddeye göre, önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hususu düzenlenmiştir. Öğretide tekerrür, bir kişinin bir suçtan dolayı kesin mahkumiyeti sonrasında bu mahkumiyetten veya mahkumiyetin öngörmüş olduğu cezalandırmanın kısmen veyahut tamamen infaz edilmiş olmasından ya da bu cezanın düşmesinden sonra Kanun’da öngörülen sürelerin içinde yeniden bir suç işlenmesi olarak tanımlanmaktadır[5].

İkinci veya sonraki suçu ya da suçları işleyen kişilere “mükerrir” adı verilmektedir[6]. Suçta tekerrürün yani mükerrirliğin sebeplerinin ele alınması, suçta tekerrürün önlenmesi veya minimize edilmesi bakımından önem arz etmektedir[7]. Tekerrürün sebepleri, genel ve özel sebepler olmak üzere iki ayrı sınıflandırma yapılmaktadır. Tekerrürün genel sebepleri; şahsi, bedensel, iklimsel ve sosyal sebepler olarak belirtilmektedir[8]. Tekerrürün özel sebepleri ise cezaevlerinin suçluları yeniden suça yönlendirici pozisyona gelmesi, mahkumlara cezaevlerinde uygulanan ıslah çalışmalarının yetersizliği, kişilerin mahkumiyetlerini takip eden ilk zamanlarda yardıma muhtaç kalması vs. olarak belirtilmektedir[9].

Tekerrürün ortaya çıkmasına esas teşkil edebilecek nedenlerin başında ilk defa suç işleyenler ile suç işlemede ısrar edenler arasındaki farkı kaldırmaktır[10]. Bu sebeple de ilk başlarda tekerrür hükümleri uygulaması itibarıyla cezanın artırılması sonucunu doğurmaktadır[11]. Ancak bugün gelinen noktada 5237 sayılı TCK sistemi, 765 sayılı TCK’dan farklı olarak tekerrür kurumunu cezanın artırılması nedeni olarak öngörmemiştir[12]. 5237 sayılı TCK ile tekerrür kurumu, infaz rejimi ve infaz sonrasında kişiler hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulaması olarak öngörülmüştür[13]. Nitekim, Yargıtay 9. Ceza Dairesi 13.03.2014 tarihli bir kararında[14] mülga 765 sayılı TCK’nın m. 81’de düzenlenen tekerrür hükümleri ile 5237 sayılı TCK’nın m. 58’de düzenlenen tekerrür hükümlerinin kapsamı ve doğurmuş olduğu sonuçların birbirinden farklı olduğuna dikkat çekmiştir. Aynı kararın devamında tekerrürün, mülga 765 sayılı TCK döneminde “cezanın arttırım sebebi” olarak öngörülmüş olduğunu, 5237 sayılı TCK döneminde ise koşullu salıverme sürelerini de etkileyecek şekilde “infaz rejimi” olarak düzenlenmiş olduğunu belirtilmektedir.

Bununla birlikte yeni suçu işleyen fail hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için mahkumiyet şartı, süre şartı, yeni bir suçun işlenilmesi şartı şeklindeki üç şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir[15]. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için ilk olarak kişinin kesinleşmiş bir mahkumiyetinin olması gerekmektedir. Kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün konusunun adli para cezası veya hapis cezası olup olmaması tekerrür hükümlerinin uygulanması bakımından önem arz etmemektedir[16]. Aynı şekilde, TCK m. 58 f. 1, c. 2’ye göre, kesinleşmiş olan mahkumiyete esas cezanın infaz edilmesi şart değildir.

Failin daha önceden işlemiş olduğu suça ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet hükmü yapılan kanun değişikliği ile suç olmaktan çıkarılması veya bu suça ilişkin genel af çıkarılması halinde söz konusu bu mahkumiyet hükmünün tekerrüre esas alınması mümkün değildir[17].

Cezai nitelikte olmayan mahkumiyetler (örneğin, tazminat türünden para cezaları, disiplin cezaları vs.) tekerrüre esas alınması bakımından kesinleşmiş mahkumiyet hükmü şartını sağlamaz[18]. Yine, failin daha önceden işlemiş olduğu suç ön ödemeye tabi olup da ön ödeme kurumunun şartları oluşmuşsa bu suç hakkında soruşturma evresinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı; kovuşturma evresinde ise düşme kararı verileceğinden dolayı tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün değildir[19].

Failin daha önceden işlemiş olduğu suça ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet hükmü ceza zamanaşımına uğramış olsa bile söz konusu bu mahkumiyetin tekerrüre esas alınması mümkündür[20].

Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için ikinci şart ise failin yeni bir suç işlemesidir. Bu anlamda fail hakkında yeni işlemiş olduğu suç bakımından tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni yani sonraki suçun, daha önceden kesinleşmiş mahkumiyet hükmünden sonra işlenmesi gerekmektedir. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için yeni işlenen suçun türü bakımından TCK’da kural olarak herhangi bir ayrım yapılmaksızın genel tekerrür kurumu benimsenmiştir[21]. Buna karşılık, TCK m. 58 f. 4, c. 1’de yer alan emredici kurala göre, kasıtlı suçlarla........

© Hukuki Haber