TRANSİT REJİMİNDEKİ TEMİNAT SİSTEMİNİN MÜTESELSİL - KUSUR SORUMLULUĞU BAĞLAMINDA İNCELENMESİ
GENEL OLARAK KUSURSUZ SORUMLULUK
Türk Borçlar Hukukunda asıl olan sorumluluk kusur sorumluluğudur (sübjektif sorumluluk). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 49’uncu maddesi ile kusurlu ve hukuka aykırı bir şekilde bir başkasına zarar veren kişinin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır[1].
Ancak asıl kaidenin dışında kusursuz sorumluluk (objektif sorumluluk) hali de Borçlar hukukunda düzenlenmiştir. Doğan zararın hakkaniyet ilkesi uyarınca karşılanması gerektiği, bazı sosyal gereklilikler gibi gerekçelerle Kanun koyucu, kusuru bulunmayan bazı kişilerin de sorumlu tutulması gerektiğine hükmetmiştir[2].
Kusursuz sorumluluk, TBK md. 65 ve devamı maddelerinde, hakkaniyet sorumluluğu, özen sorumluluğu, adam çalıştıranın sorumluluğu, hayvan bulunduranın sorumluluğu, yapı malikinin sorumluluğu gibi başlıklar altında düzenlenmiştir.
TBK md 61 de yer alan müteselsil sorumluluk ilkesi[3] ile de birden fazla kişinin bir zarara sebep verdikleri takdirde doğan zarardan hepsi birden sorumlu tutulmaktadır. Müteselsil sorumluluk ilkesi Türk Medeni Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Tüketicinin Korunması hakkında Kanun gibi çeşitli kanunlarda da yer alan temel bir ilkedir.
Kusursuz sorumluluk ve müteselsil sorumluluk ilkeleri özel hukuk kaynaklı olmakla birlikte, kamu hukukunda da yansımaları mevcuttur. Örneğin, ortaya çıkan bir zarar ile idarenin eylemi arasında nedensellik bağının bulunması durumunda, kusur şartı aranmaksızın idarenin kusursuz sorumluluğu gündeme gelmektedir.
Müteselsil sorumluluk kavramı ise Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu gibi çeşitli kanunlarda yer almaktadır.
4458 sayılı Türk Gümrük Kanununa (GK) baktığımızda ise müteselsil sorumluluk kavramının çeşitli maddelerde karşımıza çıkmaktadır.
Örneğin, GK 192’inci maddede aynı gümrük vergilerinin ödenmesinden birden çok yükümlünün sorumlu olduğu hallerde bunların söz konusu vergilerin ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları düzenlenmiştir.
Yine, 181/2 ve 181/3’üncü maddeler “İthalatta gümrük yükümlülüğünde yükümlü, beyan sahibidir. Dolaylı temsil durumunda, hesabına gümrük beyanında bulunulan kişi de yükümlüdür. Dolaylı temsilde, temsilcinin yükümlülüğü, beyanda kullanılan verilerin yanlış olduğunu bildiği veya mesleği icabı ve mutat olarak bilmesi gerektiği durumlarla sınırlıdır. 188 inci, 190 ıncı ve 194 üncü maddeler uyarınca doğan gümrük yükümlülüğü için de bu hüküm uygulanır.
3. Birinci fıkrada belirtilen rejimlerden biri için bulunulan beyanda kullanılan veriler, kanunen alınması gereken vergilerin tamamen veya kısmen tahsil edilememesine sebep olduğu takdirde, beyanın yapılabilmesi için bu verileri veren ve bu verilerin yanlış olduğunu bilen veya bilmesi gereken kişiler de gümrük vergilerinden sorumludur.” hükmünü haizdir. Burada, dolaylı temsilci (gümrük müşaviri), temsil edilen ve diğer sorumlu şahıslar müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Diğer taraftan gümrük müşavirinin sorumluluğu kusursuz (objektif) değil, kusurlu sorumluluk (sübjektif) sorumluluk şeklinde düzenlenmiştir[4].
Bu yaklaşımı Danıştay kararlarında da görmek mümkündür. Örneğin, Danıştay 7’inci Dairesi, Mersin Gümrük Müdürlüğünde 2009 yılında tescilli muhtelif tarih ve sayılı TIR karneleri kapsamında transit taşımacılığa konu edilen "iç badem" cinsi eşyanın TIR ve Transit rejimi hükümlerine aykırı olarak yurt içinde bırakıldığı, davacı tarafından bu durumu bilerek söz konusu eşyanın 83.792 kg'lık kısmının satın alındığından bahisle, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 183. maddesinin 3. fıkrası ve 192. maddeleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu tutularak eşyaya ait gümrük ve katma değer vergilerinin tahsili amacıyla tesis edilen işlemin iptali istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle görülen dava sonucu verilen T. 25/10/2023, 2021/759 E., 2023/4077 K. sayılı kararında, “…., ayrıca davacı şirketin bu eşyaları bilerek satın aldığına yönelik olarak, gümrük müfettişleri tarafından düzenlenen raporlarda da herhangi bir tespit bulunmadığı, sözü edilen iddianamenin sadece ... firmasının çalışanı olan ...'ın ifadesine dayandığının tespit edildiği, bu durumda, Mahkemelerine ibraz edilen cevaplı rapor, soruşturma raporları, iddianame ve ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma tutanaklarının birlikte incelenmesinden, transit taşımacılığa konu edilen eşyanın yerine çimento yüklendiği, bu şekilde rejimin sonlandırıldığının ve organizasyon halinde eşyanın kaçağa sevk edildiğinin açık olduğu; ancak davacı şirketin satın aldığı eşyanın niteliğini bildiği veya bu organizasyon içinde yer aldığı yolunda hukuken geçerli somut bir tespit yapılmadığından, ...'ın ifadesi dışında herhangi bir dayanağı bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.” hükmüyle gümrük ve katma değer vergilerinden müteselsilen sorumlu tutulabilmesi için kusurlu sorumluluğun varlığını aramıştır.
Benzer şekilde, Danıştay 7’inci Dairesinin T. 18/01/2024, 2022/460 E., 2024/151 K. sayılı kararında, “4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 183. maddesi kapsamında bir sorumluluk doğabilmesi için davacının maddede sayılan kişiler arasında yer almasının gerektiği, bu durumda davacının, eşyayı gümrük gözetiminden çıkaran, bu çıkarma işine iştirak eden, eşyanın gümrük gözetiminden çıkarıldığını bilen veya normal olarak bilmesi gereken, söz konusu eşyayı elde eden veya elinde bulunduran, bu eşyayı elde ettiği veya aldığı sırada gümrük gözetiminden çıkarıldığını bilen veya normal olarak bilmesi gereken, eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulmuş olduğu gümrük rejiminin kullanılmasından doğan yükümlülükleri yerine getirmesi gereken kişiler arasında........© Hukuki Haber
