menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN HUKUKÎ SORUMLULUĞU

18 0
05.09.2025

Anonim şirketlerde yönetim kurulu, şirketin yönetim ve temsil yetkisini haiz temel organdır[1]. Bu nedenle yönetim kurulu üyeleri, şirketin ve pay sahipleri ile alacaklıların menfaatlerini korumak için kanunen öngörülen özen ve bağlılık yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Yönetim kurulu üyeleri, kanundan veya esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurları ile ihlâl ettikleri takdirde, ortaya çıkan zararlardan hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı sorumlu olabilmektedirler (TTK m.553/1). Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu, kural olarak kusura dayanmakla beraber, kusursuz sorumluluk halleri de mevcuttur.

Yönetim Kurulu Üyelerinin Kusura Dayanan Sorumluluğu

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunu büyük ölçüde kusur ilkesine dayandırmaktadır.[2] Nitekim, TTK m.553/1 hükmüne göre, “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” Bu kapsamda, bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu tutulabilmesi için, kanuna veya şirket ana sözleşmesine aykırı bir fiilin, bu fiilden doğan bir zararın ve fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.[3] Ayrıca kusur (ihmal veya kasıt) aranır. Kanun, ihmal derecesine bakılmaksızın en hafif ihmali dahi kusur kapsamında değerlendirmektedir.[4] Yönetim kurulu üyeleri, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeni ile yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uygun biçimde gözetmek zorundadır (TTK m.369). Bu özen yükümlülüğüne aykırı davranmaları, kusurlu sorumluluğun doğmasına yol açabilir. Bununla birlikte, uygulamada, alacaklıların, şirketin iflası veya borç ödemeden aczi durumlarında, sırf bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna giderek, alacaklarını tazmin etmek amaçlı dava açtıkları görülmektedir. Yargıtay’a göre, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin açılacak davada ispat yükü davacıda olup, salt “şirketin zarar etmesi veya beklentilerin yerine getirilmemesi”, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu doğurmamaktadır.[5]

Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunda önemli bir kavram, doğrudan zarar ile yansıma zarar (dolaylı zarar) ayrımıdır[6]. Doğrudan zarar, haksız fiil veya yükümlülük ihlali sonucu şirketin, bir pay sahibinin veya alacaklının malvarlığında doğrudan doğruya meydana gelen azalmalardır[7]. Örneğin, yönetim kurulunun bir kararı, doğrudan doğruya belirli bir pay sahibinin şahsi hakkını ihlâl ederek ona münferit zarar vermişse, bu doğrudan zarardır ve ilgili pay sahibi yönetim kuruluna karşı tazminat davası açabilir. Yansıma zarar ise, şirketin uğradığı zararın dolaylı etkisiyle pay sahiplerinin veya alacaklıların malvarlığında meydana gelen kayıptır[8]. Genellikle şirketin uğradığı zarar neticesinde pay değerlerinin düşmesi veya şirket alacaklılarının alacaklarını tahsil edememesi şeklinde ortaya çıkar. Şirket daima doğrudan zarara uğrarken, pay sahipleri ve alacaklılar hem doğrudan hem dolaylı zarara uğrayabilir, ancak bir yansıma zararın söz konusu olabilmesi için öncelikle şirketin kendisinin doğrudan bir zarara uğramış olması gerekir.[9]

Pay sahipleri ve şirket alacaklılarının, yansıma (dolaylı) zararlar nedeniyle de belirli şartlarla........

© Hukuki Haber