menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tutuklama ve Gözaltı Kararları

4 1
21.03.2025

Temellerinin yaklaşık 3000 yıl önce Roma’da atıldığı, suçlularının tespit edilip cezalandırılması amacına yönelik olarak uygulanan Ceza Muhakemesi Hukuku’nun en temel ilkelerinden biri olan masumiyet karinesi, diğer bir tanımıyla Ei incumbit probatio qui dicit, non qui negat uyarınca, suçu kesinleşene kadar herkes masumdur. Bu ilke ışığında her ne kadar gerçekleştiği olası bir suçun varlığı söz konusu olsa dahi, Ceza Muhakemesi Hukuku uyarınca deliller ışığında suç kesinleşmeden şüpheli veyahut sanığa karşı cezai bir müeyyide uygulanması söz konusu olmayacaktır. Ancak bu durum, Ceza Muhakemesi Hukuku’nun, suçluların tespiti ve gerçekleşmiş suçun ortaya çıkarılması veyahut gerçekleşmesi olası bir suçun önüne geçilmesi yönünden şüpheli veyahut sanığa karşı hiçbir koruyucu ve engelleyici hukuki araçlarının olmadığı anlamına gelmez.

Günümüz Ceza Muhakemesi Hukuku’nda şüpheli veyahut sanığının yurt dışına kaçma şüphesinin varlığı ve söz konusu suça ilişkin delillerin karartılma şüphesinin mevcut olması gibi durumlarda uygulanması öngörülen tutuklama kararı, her ne kadar kanunda bu ve bunun gibi hallerde kullanılması gerektiği belirtilse de pratikte bu koruma tedbirleri çok daha geniş yelpazede uygulama alanı bulmaktadır.

Tutuklama Kararı Nedir

Tutuklama kararı, gerçekleşmiş veyahut gerçekleşmesi olası bir suçun varlığının isnat edildiği kişiye karşı uygulanan bir koruma tedbiridir. İşlenmiş bir suçun yargılama; Ceza Muhakemesi Hukuku’ndaki anlamıyla kovuşturma aşamasına kadar geçen süreç olan soruşturma aşaması, delillerin tespiti ve ifade alma fonksiyonlarının yerine getirilmesi amacıyla çok uzun süreler alabilmektedir. Söz konusu suçun isnat edildiği şüpheli veya sanığın söz konusu zaman içerisinde delillerin tespitini engellemeye çalışması veyahut firar etmesi olası olabilmektedir. Bu nedenle kanun koyucu, soruşturma; gerekirse de kovuşturma aşamasında, söz konusu olumsuz durumların ceza muhakemesinin ortaya çıkarmaya çalıştığı maddi gerçeğe sirayet etmemesi için şüpheli veyahut sanık hakkında tutuklama kararı verilmesini öngörmüştür.

Tutuklama Kararı Hangi Hallerde Verilir

Her yurttaşın sahip olduğu ayni hakları Türkiye Cumhuriyeti Anayasasınca güvence altına alınmış olup kişiyi bu haklarından biri olan hürriyetinden alıkoymak kanuni olarak çok sıkı şekil şartlarına tabii tutulmaktadır. İşbu şekil şartları 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

CMK md. 100;

(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa…

Verilen tutuklama kararının hukuka uygun olabilmesi için kanun maddesince belirtilen hallerin mevcut olması gerekmektedir.

Tutuklama Kararının Verilebileceği Katalog Suçlar

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tutukluluk kararının verilebilmesi için her ne kadar şüphelinin veyahut sanığın delilleri karartma veya yurtdışına kaçma şüphesi aranıyor olsa da bunun bir istisnası olarak CMK md. 100/3 hükmünde anılan katalog suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni var sayılabilmekte olup tutukluluk kararı verilebilmektedir.

Ancak Anayasa Mahkemesi uyarınca katalog suçlarda dahi tutuklama tedbirine ilişkin kararda, kaçma ve delilleri karartma şüphesinin bulunduğuna dair ilgili ve yeterli gerekçenin ortaya konulması gerektiği belirtilmektedir.

Anayasa Mahkemesi Başvuru No: 2021/40469, Karar Tarihi: 11.06.2024

“Tutuklama kararında tutuklama tedbirinin meşru bir amacı bakımından sadece isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamındaki katalog suçlardan olması hususuna değinilmiştir. Bir suçun katalog suç olması öncelikle tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığını tespit etmeye engel oluşturmamaktadır. 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrası tutuklama nedeninin varsayılabilmesine imkân tanısa da tutuklama nedeninin olmaması yönündeki tespiti geçersiz kılmaya imkân tanımamaktadır (Mehmet Onur Artar, B. No: 2020/8074, 18/1/2023, § 20). Kanunun tutuklama nedenlerine ilişkin bir karine öngörmesi durumunda bile kişi özgürlüğüne müdahaleyi gerektiren somut olguların varlığının ikna edici biçimde........

© Hukuki Haber