MESLEK BİZİM NEYİMİZ OLUR?
“Birçok insan düşündüğünü sanır, aslında yaptıkları sadece önyargılarını yeniden düzenlemektir”
W. JAMES
Avukatlık mesleği üzerine düşünmek değerli olduğu kadar; avukatın mesleğiyle ilişkisi üzerine düşünmek de değerlidir. Tıpkı “avukatlık mesleği” üzerine düşünme konusunda emekleme çağında olduğumuz gibi “avukatın mesleğiyle ilişkisi” üzerine düşünme konusunda da maalesef henüz yolun başındayız.
Her profesyonel meslekte temel amaçlardan biri kazanç sağlamaktır. Ancak, iktisadi sistem; “katma değer” üretenlerin para kazanması üzerine kuruludur. Dolayısıyla profesyonel bir mesleğin birinci amacı; “katma değer üretmek” olmalıdır. Bir mesleğin ya da bir meslek mensubunun birinci amacı “katma değer üretmek” değilse, iktisadi sistemin ona vereceği cevap bellidir. Her mesleğin, iktisadi gerçekliği dikkatle analiz etmesi ve meslek mensuplarını iktisadi karşılığı olan çalışma alanlarına yönlendirmesi gerekir. Tabi, meslek alanların korunması için bitmek tükenmek bilmez bir mücadele yürütülmesi gerekir. Mesleğin alanına giren işlerin mutlaka meslek mensupları tarafından gerçekleştirilmesi ve verilen hizmetin mutlaka belli bir standardın üzerinde olmasını sağlamak gerekir. Görüldüğü gibi, bu ekonomik döngü içinde diploma sahibi olmak veya unvan sahibi olmak, tek başına bir anlam ifade etmemektedir.
İçinde bulunduğumuz dünya ekonomik sisteminin temel hedeflerinden biri rekabetçiliğin sağlanması ile mal ve hizmetlerin çoğalmasıdır. Sağlık ve adalet gibi alanlarda işin doğası gereği rekabetçiliğin ve serbest piyasa ekonomisinin tek başına istenen sonucu vermeyeceği öngörülmüş, bazı dışsal ekonomik sınırlamalar getirilmiştir. Mesleğin sadece diploma ve ruhsat sahibi kişiler tarafından icra edilebilmesi, hizmet türlerinin asgari ücret tarifesine tabi olması gibi önlemler, dışsal iktisadi tedbirlerdir. Fakat, tüm dışsal iktisadi tedbirlere rağmen, gene de serbest piyasa ekonomisi içerisinde bulunduğumuzu unutmamalıyız. Dolayısıyla piyasaya kaliteli avukatlık hizmeti sunulmasa da avukatın belli bir standardın üzerinde gelir elde etmesi gerektiğine dair yaygın inanışın reel iktisadi hayatta bir karşılığı bulunmamaktadır.
Netice veren ve kavranılmış hukuk bilgisinin elde edilmesinde yaşanan zorluk düşünüldükçe, kazanılan para her zaman küçük görünüyor. Fakat, diğer yandan piyasanın mal ve hizmetlerinin değerini değil fiyatını belirlediği gerçeği unutuluyor. Unutulan fiyat mekanizması gerçeği, kendisine uyum sağlamayan mal ve hizmetleri piyasa dışına iterek atıl bırakıyor.
Tüm bu piyasa koşulları altında, bir avukat olarak mesleğe nasıl bakmalı, mesleğin varlığını devam ettirebilmesi için hangi zorunlulukları kabul etmeli, neler için mücadele etmeli, hangi konuda ne kadar efor sarf etmeli ve karşılığında ne beklemeliyiz? Tüm bu sorular üzerinde düşünmek ve konuşmak zorundayız, çünkü bu soruların meydana getirdiği kafa karışıklığı, mesleki varlığımızı tehdit edecek boyutlara varmıştır. Bu kafa karışıklığı giderilmeden, avukatlık mesleğinin piyasada nereye konumlanması gerektiği hakkında ayakları yere basan bir fikir ortaya konulamaz.
Avukatlık mesleğinin dünü, bugünü ve yarını birlikte düşünmelidir. Mesleğin çok az sayıda avukat tarafından icra edildiği ve her avukatın toplumda el üstünde tutulduğu ilk dönem; ardından avukatların yeterli sayılara ulaştığı ve hemen her alanda görülmeye başlandığı ikinci dönem ve bugün yeni iş alanları açılmaksızın sadece eski iş kanalları üzerinden aynı şekilde mesleği icra eden çok fazla sayıdaki avukatın bulunduğu üçüncü dönemi; bir bütün halinde düşünülmelidir. Maalesef tarihi gelişim seyrinin bütünüyle göz önüne alınması halinde yapılacak ilk tespitlerden biri; avukatlık mesleğinin olgunlaşma dönemini yaşayamadan bozulma ve çürüme aşmasına geçmiş olmasıdır. Şüphesiz, meslek kuruluşlarının bu konulara ilgi göstermemesi ve avukatların bu konuda kollektif taleplerinin olmaması bulunduğumuz noktaya gelinmesinde çok büyük rol oynamıştır.
Şu an altmış yaşının üzerinde olan avukatların kuşağında çok dikkatimi çeken bir husus var: Onlar, kendilerini meslekleri ile tanımlıyorlar ve özdeşleştiriyorlardı. Söz gelimi, onlar için “Ben kimim?” sorusunun cevabı; çok açık ve net olarak, “Ben, avukatım” yanıtıydı. Elbette, onlar........
© Hukuki Haber
