Boğaziçi’nde Dönüşüm Mümkün mü? İmar Sınırlamaları, Kentsel Gerçeklik ve Hukuki Çatışmalar
Türkiye’de kentsel dönüşüm kavramı, her geçen yıl daha geniş bir alanı etkiliyor. Ancak bazı bölgelerde, özellikle tarihi ve doğal sit alanlarında, bu dönüşüm “dönüşemezlik”e dönüşüyor. Boğaziçi bölgesi de bu tartışmaların merkezinde yer alıyor. 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu, İstanbul’un siluetini ve doğal yapısını korumayı hedeflerken, günümüz şehirleşme dinamikleriyle zaman zaman çelişebiliyor. Bu noktada hem bir hukukçu hem de kent yaşamına duyarlı bir vatandaş olarak şu soruyu sormak gerekiyor; Boğaziçi’nde dönüşüm mümkün mü, yoksa tamamen donmuş bir imar alanı mı söz konusu? Peki Boğaziçi Kanunu ne diyor?
2960 sayılı Boğaziçi Kanunu, İstanbul Boğazı’nı "ön görünüm", "geri görünüm" ve "etkilenme alanı" olarak üç bölgeye ayırıyor. Bu bölgelerde, yeni yapılaşma büyük ölçüde sınırlandırılmış, silueti bozacak yüksek yapılara izin verilmemiş, doğal çevrenin korunması öncelik haline getirilmiştir. Bu kapsamda, Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu ve Boğaziçi İmar Müdürlüğü yetkilendirilmiş, bölgedeki planlama yetkisi büyük ölçüde merkezi idareye bırakılmıştır. Kentsel dönüşüm bu bölgelere uygulanabilip uygulanamayacağına dair asıl tartışma, Boğaziçi bölgesinde bulunan, ancak depreme dayanıksız, ekonomik ömrünü tamamlamış ve yaşam konforu düşük yapıların yenilenmesi ihtiyacıyla başlıyor. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, ülke genelinde hızlı ve yerinde dönüşüm amaçlıyor. Ancak bu kanunla Boğaziçi Kanunu arasında açık bir çatışma doğuyor. Şöyle ki, bir tarafta 6306 sayılı yasa dönüşümü teşvik ederken diğer tarafta 2960 sayılı yasa........
© Hukuki Haber
