Türkiye’de eğitim adım adım nasıl dinselleştirildi?
Şahin Aybek
“Siyasal dincinin temel amaçlarından birisi cumhuriyet, demokrasi ve laiklik gibi olguların temelini dinamitlemek ve değer sistemini ortadan kaldırmaktır. Siyasal dinciliğin yegane amacı dini belli toplum kesimlerinin çıkarına kullanmak ve onu araçsallaştırmaktır. Oysa Anadolu’nun gerçek ve samimi dindarlarının cumhuriyet ve onun değerleri ile bir problemi yoktur.”
“2012-2013 öğretim yılında uygulanmaya başlanan 4 4 4 uygulamasının diğer okullara yansıması da dinselleştirme sürecinin hızlandırılmasına yöneliktir. Hemen hemen bütün okullarda zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin dışında seçmeli ama çoğunlukla zorunlu din içerikli derslerin sayısının hızla arttırılması, diğer yandan fizik, biyoloji gibi derslerin saatlerinin ve yapılan program değişiklikleri ile başta biyoloji dersi olmak üzere içeriklerinin boşaltılması gibi pratiklerle dinselleştirme devam etmektedir.”
İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Demirtaş ile Türkiye’nin eğitiminin adım adım nasıl dinselleştirildiğini konuştuk.
Türkiye’de eğitimin dinselleştirilmesinin yakın tarihine ilişkin ilk kırılma noktalarından birisi 12 Eylül askeri darbesi ile başlayan süreç midir?
Bir orta çağ paradigması olan dindar birey (bizdeki izdüşümü ile dinci-dinbaz ya da siyasal dinci-şeriatçı) yetiştirme anlayışı, ülkemizde kökleri çok eskiye dayanmakla beraber, çok partili siyasal yaşama geçme ve Demokrat Parti’nin öncülük ettiği sağ siyasal anlayışların ülkeyi yönetme süreçleri ile birlikte ivme kazanmıştır. Orta çağda kiliselerin kontrolünde olan okullarda çocukların (elbette geniş halk kitlelerinin çocukları değil) okuma yazma bilmeleri ve inancı öğrenmeleri eğitim adına yeterli olarak görülmüş ve inancın her şeyin temeli olduğu anlayışına sahip bireylerin yetiştirilmesi öncelenmiştir. Bu dönemin Avrupa için bir karanlık çağ olarak değerlendirildiği bir tarihsel gerçekliktir.
Hemen yeri gelmişken önemli bir farklılığı hatırlatmakta yarar var. Dindarlık ile siyasal dincilik arasındaki fark derin bir farktır. Siyasal dincinin temel amaçlarından birisi cumhuriyet, demokrasi ve laiklik gibi olguların temelini dinamitlemek ve değer sistemini ortadan kaldırmaktır. Siyasal dinciliğin yegane amacı dini belli toplum kesimlerinin çıkarına kullanmak ve onu araçsallaştırmaktır. Oysa Anadolu’nun gerçek ve samimi dindarlarının cumhuriyet ve onun değerleri ile bir problemi yoktur.
Soruya tekrar dönecek olursak cevabı, 12 Eylül darbesi sonrası eğitimde olup bitenlerin gerek açık gerek örtük program üzerinden izlerini sürerek bulabiliriz. Darbe aslında yaşadığımız coğrafyada “Ilımlı İslam”ın inşası sürecinin de tahkim edilmesinin bir aracı olmuştur. Eğitim açısından o yıllarda benimsenen paradigma “Türk İslam Sentezi” olarak değerlendirilebilir. Yani bir yanıyla milliyetçi, diğer yanıyla İslamcı bir nesil yetiştirmek hedeflenmiştir. Eğitim programlarında yapılan değişiklikler ve okullardaki uygulamalar böyle bir bireyin yetiştirilmesini hedeflemiştir. Diğer yandan bugün başta FETÖ olarak adlandırılan yapı olmak üzere buna benzer yapıların eğitim sistemi içerisinde yer almasına göz yumulmuş, siyasal iktidarların çözmeleri gereken başta barınma, beslenme, okul yapımı ve burs gibi öğrenci problemleri çözülmeyerek bu tür yapıların at koşturduğu alanlar haline getirilmiştir.
Diğer yandan bütün eğitim kademelerinde ve tüm derslere Atatürkçülük konuları eklenerek Atatürkçü bir nesil yetiştirilmeye çalışılıyormuş izlenimi verilmeye çalışılmış ve bu uygulama ile yapılanlar perdelenmiştir. Bu uygulamanın bugün Atatürk’ü ve onun fikirlerini anlayamamış, cumhuriyet ve demokrasinin değerlerini içselleştirememiş kuşaklar yetiştirdiği ortadadır.
Bir önemli kırılma noktası da 2012 yılında hayata geçirilen 4 4 4 uygulaması ile başlayan süreç midir?
4 4 4 uygulaması eğitim dizgemizin yapısını bozmaya ve içini boşaltmaya dönük çok önemli bir hamledir ve üzerinde dikkatle durmak gerekmektedir. Ülkemizde sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim 4306 sayılı kanunla 1997-1998 öğretim yılında ilköğretim okullarında uygulanmaya başlamıştır. Oysa ilköğretim kavramı ve hedefi ta 1961 yılında çıkarılan 222 sayılı İlköğretim Ve Eğitim Kanununda dile getirilmiştir........
© HalkTV
