Zabıtalar parfüm alıp denetlemeden gidiyormuş!
Gülhan Bendi, Dilovası’nda 3'ü çocuk, 6 kadın işçinin hayatını kaybettiği parfüm atölyesi yangınından sağ kurtulanlardan…
Bendi, 40 yaşında, evli ve iki çocuk annesi.
Vardiya amiri olarak çalıştığı için hem müşteki hem de şüpheli olarak ifadesi alındı.
Bendi, işyerinde altı yıldır çalışıyor.
O günlerde parfümleri şişeleme, etiketleme ve kalite kontrol işi yapıyorlarmış. İki yıl sonra üretim kapasitesi artınca yeni binaya taşınmışlar. Parfüm üretiminde kullanılan IBC tankı, elektrikli karıştırıcı alet, şarjlı mikser, krem makineleri ve dolum sistemi alınmış.
Dört olan işçi sayısı 15’e yükselmiş.
Bendi, “Eski ve tecrübeli çalışan olduğum için yeni yerde patron Kurtuluş Oransal, yapılacak işleri bana söylerdi. Ben de çalışanlara işi nasıl yapmaları gerektiğini anlatırdım” diyor.
Hani İŞKUR bilmiyordu?
İşe girdiğinden beri sigortasız işçi çalıştırıldığını vurguluyor.
Kendisi de yedi sekiz ay sigortasız çalışmış.
Sonra mı?
Bakın neler anlatıyor:
“4-6 ay boyunca İŞKUR üzerinden alınmış işçi olarak gösterildim. Bu süre geçtikten sonra beni sigortalı çalıştırmaya başladılar. O tarihten bu yana sigortalıyım.”
İŞKUR derken, atölyenin bir bina bitişiğindeki ofisi kastediyor olmalı. Sizin anlayacağınız İŞKUR, iskanı olmayan, iş güvenliği ve iş sağlığı yönünden hiçbir önlemin alınmadığı, işçilerin sigortasız çalıştırıldığı bu atölyeye kilit vuracağı yerde eleman gönderiyormuş!
Bendi, kendisi dahil, sadece iki işçinin sigortasının yapıldığını, diğerlerinin ise kaçak çalıştığını söylüyor. İçlerinde Suriyeli çocuk işçinin olduğunu belirterek, “Geçmiş tarihlerde Suriyeli ve Özbek çalışanlar vardı” diyor.
Bendi, patlama anını şöyle anlatıyor:
“Ben, Cansu Esetoğlu, Tuğba Taşdemir ve Ayten Aras, ikinci katın ortasında IBC tankının 7-8 metre uzağında paketleme masasında çalışıyorduk. Şengül Yılmaz ve Hanım Güley, bir metre arkamızda yerde kutu açıyordu. Nisa Taşdemir ve Esma Gikan, tanka 12-13 metre uzakta krem yapımıyla uğraşıyordu. Kapının girişinde Gökçe Şadiye Sağlam, Keriman Miskin ve Zeynep Hüseyin, parfüm kutusu paketliyordu. Hürol ve Tuncay Yıldız, kapının eşiğinde tanka boşaltılmak üzere ürün hazırlıyordu. Tuncay’ın çırpıcı cihazla tankının yanında olduğunu gördüm. Arkam tanka dönüktü. Tuncay, buraya gittikten sonra büyük bir patlama oldu. Alev toplu meydana geldi. Bunun sebebi kimyasal maddelerdir. Can havliyle kendimi dışarıya attım. Sağ elimin orta ve yüzük parmaklarında yanıklar oluştu. Ben çıktıktan sonra Tuncay’ın yandığını ve kendisini binanın dışına attığını gördüm.”
Bendi, kimseye işin riskleri hakkında bilgi aktarılmadığını, iş güvenliği eğitimi ve koruyucu kıyafet verilmediğini ifade ediyor. Statik elektriğin yaratacağı olumsuzlukları engelleyebilecek bir düzenek bulunmadığını söylüyor.
‘Ne isterse verin’
Denetim mi?
Yalnızca Dilovası Belediyesi zabıtalarının geldiğini söylüyor.
Gelmişler ve ne mi yapmışlar?
Bendi, rezaleti şu sözlerle anlatıyor:
“Zabıtalar denetleme adı altında gelirdi. Patronum Kurtuluş Oransal’la bir müddet oturup çay içerlerdi. Kurtuluş, zabıtalara parfüm, krem ve ne isterlerse vermemi söylerdi. Ben de zabıtalara........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein