menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ahmet Türk: Pazarlık yok, atılması gereken adımlar var

445 2
03.03.2025

‘Süreç’ tahmin edemeyeceğimiz kadar hızlı ve oldukça şaşırtıcı şekilde ilerliyor.

Asla olmaz dediklerimiz oluyor.

Bahçeli'nin geçen yıl 1 Ekim’de TBMM’nin açıldığı gün DEM Parti sıralarına gidip elini uzatmasından beş ay sonra Öcalan, PKK’ya silah bırakma ve kendisini feshetme çağrısı yaptı.

PKK, şartlı da olsa “Evet” dedi.

Selahattin Demirtaş ise Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan’ı kastederek, “Üç liderin başarılı olabilmesi için elimden gelenin fazlasını yapacağım” dedi ve sürece destek verdi.

Bahçeli, Öcalan’ın açıklamasını “baştan sona önemli ve değerli”, Kandil’in karşılığını “memnuniyet verici” bulduğunu söyledi.

MHP lideri ülkenin en kritik meselesine hasta yatağından telefon diplomasisiyle müdahale ediyor.

Hem İmralı açıklamasının yapıldığı gün DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan’ı hem de cezaevindeki Demirtaş’ı arayıp kutladı.

Dün öğrendim ki Bahçeli, Bakırhan’la birlikte salonda bulunan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü de aramış ve “Umarım her şey güzel geçecek” demiş.

Şu günlerde tedavi gören Türk, doktorların “Gitme” şeklindeki uyarılarına rağmen İmralı’ya gitti. Süreçte rol alarak, açıklamanın Kürtçesini okumayı kabul etti.

Türk, Kürt sorununda çözüm için Türkiye’nin PYD ile Suriye arasında arabuluculuk yapması, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve Kürtçe’nin kendini özgürce geliştirmesi gerektiğini savunuyor. Pazarlık iddiasını reddederek, “Bunlar pazarlık konusu yapılacak şeyler değil, atılması gereken adımlardır” diyor.

Bundan sonra ne olacak Ahmet Bey?

Kongrenin (PKK kongresi) toplanması ve kararın alınması önemli. Kongrenin toplanması hukuki olarak bir zemin yaratılması anlamına gelir. Kongre toplanmadan “Efendim uyuyoruz” demek yetmiyor. Kongrenin kendisini feshetmesi lazım. Bundan sonra tarihi Türk ve Kürt kardeşliği ve dostluğunu pekiştirmeye yönelik adımların atılması gerekiyor. Ben olsam Suriye’de Kürtlerle yönetim ortasında arabuluculuk yaparım. Orada demokratik bir sistemin oluşmasına katkı sunarım. Çünkü orada problem ortaya çıktığı zaman yine sıkıntılı durumlar yaşanabilir. Türkiye’nin gerçekten kucaklayıcı bir siyaset izleyip izlemeyeceği konusunda beklentiler var. Türkiye kucaklayıcı bir siyaset izlerse bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğini pekiştirmiş olur ve Ortadoğu’nun en güçlü devleti olur. Ortadoğu’ya demokrasi ihraç eder. Suriye’de demokratik değerler etrafında herkesin buluşacağı bir yönetim anlayışını gerçekleştirmek lazım. Kürdün seçimlere girdiği demokratik bir anayasa… Bu konularda Türkiye sürece katkı sunabilir.

Sırrı Süreyya Önder, açıklamadan sonra Öcalan’a atfen “Silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” notunu aktardı. Bu cümleden ne anlamalıyız?

Burada demokrasi adına bazı adımların atılması, bazı düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Nedir bunlar?

Toplumu rahatlatacak şeyler. Bugün binlerce insan haksız ve hukuksuz yere cezaevinde yatıyor. Kürt dilinin özgürce kendisini geliştirebileceği bir ortamın hazırlanması gerekiyor. Çok kültürlü bir Türkiye’nin oluşması konusunda… Bazıları pazarlık diyor. Bunlar pazarlık konusu yapılacak şeyler değil, olması gerekendir, atılması gereken adımlardır.

O not neden........

© HalkTV