menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çağlayan'a giderken...

42 1
10.03.2025

Zaten BARIŞ sözcüğü herkesin dilindeydi.. Üstüne Halk TV’deki sevgili kardeşlerimin “bilirkişi davası” beraat ile sonuçlanınca itiraf edeyim, bir rahatladım.
Ama iklim tam Mart havası! Bir anda bozuveriyor.

Nitekim sisli puslu hava bastırmaya başladı. İşaretler birbirini izledi.
Bahçeli mesela, ameliyatı sonrasındaki en uzun açıklamasında Öcalan’ın “ateşkes” açıklamasını doğru ve dengeli bulmadığını söyledi. Bununla kalmadı, sürecin çerçevesini bir hayli kalın çizgilerle sınırladı:

“YPG'nin ve buna benzer terörist oluşumların anılan çağrıdan muaf ve istisna olduklarını iddia etmeleri, çatlak ses çıkaranların bu mesnetsiz görüşü bir plan dahilinde paylaşmaları örgütsel ve kurucu önderliğin doğasıyla tamamıyla çelişkilidir. Terör örgütünü kuran feshini istemiştir.

Bunun dışında zamana oynamak, ortamı bulandırmak, süregelen pozitif gündemi tahrip ve tahrik edici nitelikte top çevirmek, siyasi ve hukuki düzenleme taleplerini yoğunlaştırmak aymazlıktır."

Siyasi ve hukuki düzenleme taleplerini böylesine keskin ifadelerle reddetmek ne anlama geliyor, bir düşünün.

İktidarın kayyım stratejisinden yakınmak ve aslında emekleme çağındaki demokrasilerde bile görülmeyen bir uygulamadan vazgeçilmesini beklemek şu kıymetli süreci bombalamak mı oluyor?

Doğrusu benim aklıma, geçmiş deneyimlere de bakarak bambaşka bir ihtimal geliyor. Peş peşe anketler Cumhur İttifakı’na kötü haberler veriyor. Aralarında bir zamanlar AKP’ye yakın ya da AKP için anket yapmış şirketler dahil, neredeyse tamamında “CHP iktidar partisinin önünde” görünüyor.

Biz bu tabloyu 2015 Haziran seçimlerinde ve sonraki tartışmalarda konuşmuştuk. O sırada “AÇILIM”........

© HalkTV