‘Papa olmak' isteği, mücadelede, maddî güçler yanında, manevî gücün etkisinin de anlaşılmasındandır..
Pazar günlerini, okuyucuların eleştiri ve görüşleri etrafındaki haftalık Hasbihal'e ayırdığımız bu sütundaki bu yeni 'Hasbihal'e de daha hayırlı çalışmalar dileği ve selâmlarımızla başlıyoruz..
*Cemâl Aydın kardeşimiz, 'Amerikan Başkanı Trump'ın, 'yapay zekâ' ile yapılmış ve Papa üniforması giydirilmiş kendi fotoğrafını beğenerek, kendi sosyal medya mecrasından yayınlaması ilginç..' diyor; 2 Mayıs tarihli yazımdaki tespitlere de değinerek..
*Hakkı Varyemez isimli okuyucu da, Amerikan Başkanı Trump'ın 'Papa olmak isterdim..' sözünü ele aldığımız yazı üzerine, 'Trump, Papa olamayacak ama, kendi işine gelen bir kardinali Papa yapacak galiba.. Herhalde, İsrail'i seven bir Papa bulmak isteyeceklerdir..' diyor, özetle..
--Bu okuyucumuzun ifade ettiği gibi, Trump'ın taşıdığı Siyonist Yahudi hayranlığıyla, ilk kez, bir de Amerikan vatandaşı olan bir kardinali Papa seçtirmek istemesi ve esasen, 'Bizim de Papa olacak kardinallerimiz var' demesi, 'İsrail'i seven bir kardinali Papalığa seçtirmesi' mümkün olur mu; bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.. Ancak şunu yine de, belirtelim ki, Ahd-i Atik (Tevrat ve Zebur) ve Ahd-i Cedîd (İncil) diye isimlendirilen ve özü itibariyle 'vahy-i ilâhî' kaynaklı kitabî metinlere elbette bir emlâk taciri mantığının çok ötesinde aşina olan bir kardinal 'in Yahudilere sıcak bakması çok zordur.. Çünkü, 2 bin yıldır, Hz. İsa aleyhisselâmı, Roma İmparatorluğu'nun o zamanki Filistin valisi Platus'a ağır baskılar yaparak çarmıha gerdirerek öldürttüklerine inandıkları Yahudiler konusunda çok mülâyim davranamayacakları anlaşılmaz değildir.. Onun için, Hristiyan coğrafyalarında, Yahudiler de saldırılardan korunmak için, 'Getto' denilen iç-kale durumundaki özel korunaklı mahallerde yaşamışlardır; 2 bin yıldır..
Nitekim, 40 küsur yıl öncelerde, dönemin Siyonist İsrail rejiminin başbakanı olan, Mss. Golda Meir, Vatikan'a giden en üst makamdaki ilk Yahudi olarak görüşmesi sonrasında, -o zamanki- Papa'nın kendisine en küçük bir tebessüm görüntüsü bile vermediğini ve tarihî düşmanlık duygularıyla davrandığını, son derece sinirli bir şekilde anlatmıştı..
Esasen, İslâm düşmanları zahirde birlik içinde gözükseler bile, kalplerinin şerha-şerha bölünmüş olduğu, Kur'ân-ı Mûbîn'de de beyan olunmuyor........
© Haksöz
