Şeytanî tuzak karşısında Hz. Âdem ve eşi
Yaşam dediğimiz şey, Hz. Âdem’den bu yana, hakikatle hile arasındaki ince çizgide yürüyen insanoğlunun hikâyesidir. İnsan, bazen şeytanın “Ben size öğüt verenlerdenim.” (el-A‘râf 7/21) diyerek uzattığı sahte samimiyet elini tutar, bazen de rabbinin “Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi?” (el-A‘râf 7/22) hitabında yankılanan uyarıyı duyar. Bu iki ayet, sadece ilk insanın değil, her müminin iç dünyasındaki mücadeleyi anlatır; çünkü şeytan hâlâ yeminine sadıktır; aldatmak için din dilini bile kullanır. Örtünmek, sadece bedeni değil, kalbi de korumaksa; bu çağda örtünme de artık bir iman tepkisidir. Bu yüzden Âdem’in ve eşinin hatasından çok, hatadan sonra hemen örtünmeye koşmasıdır bize örnek olan. Her uyarı, aslında insanın yeniden dirilişine çağrıdır. Ve belki de tefsir ilmi, tam da bu çağrıyı hatırlamak için vardır.
Sahte Samimiyetle Öğüt Verme
Mü'min kimse Allah’ın adı anılarak kandırılabilir, bu nedenle o, dikkatli olmalıdır. Hakikat görünenin aksine olabilir; çünkü dinî söylemin (yeminle kandırma ve güven istismarı yapma yoluyla) kötü niyetli kullanımı bilinen bir şeydir: “Ve (şeytan) ‘Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim.’ diye yemin de etti.” (el-A‘râf 7/21). Birkaç pekiştirmeli ifadesiyle şeytan, Hz. Âdem’den önce yaratıldığından ayartıcılığını “tecrübe aktarımı” gibi takdim etmiş olabilir. Sahte samimiyet gösterisi için ettiği yemini de ekleyerek iyice güven vermeye çalışmış ve saptırma faaliyetinde ısrarlı olduğunu göstermiştir. Bu noktada Hz. Âdem ile eşinin hayat tecrübesi olmadığından “Allah ile aldatma” hilesine........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d