Resul-u Ekrem ve Gazze Örnekliğinden Bizlerin Hanesine Düşen!..
Gazze İslami direnişinin örnekliği, Resulullah (s)’in talim ve iman arkadaşlarıyla nazil olan vahyi, uygulama konusundaki örnekliğini rehber edindiği oranda, Gazze İntifadasının dünya insanlığının vicdanına hitap ettiği kadar, tüm müminlerin çözüm arayışını da yakından ilgilendirmektedir. Çünkü Gazze İntifadası eğitimini, tebliğini, ıslah ve inşa mücadelesini İslami asıllara dayanarak gerçekleştirmeye çalışan müminlerin, İslam’ı modern küresel kapitalist çağda ve küresel dijital vesayet döneminde yeniden var kılabilmek, yaşamak ve yaşatmak konusunda dikkatle analiz etmeleri gereken çağdaş bir örnekliktir.
“Elif Lâm Mîm! Rum'a galip gelindi. En yakın bir yerde. Bu yenilgilerinden sonra pek yakında galip geleceklerdir. Birkaç yıl içinde. Önce de sonra da her buyruk Allah'ındır. Ve o gün İman Edenler sevineceklerdir.” (30/2-4)
Rum sûresinin başındaki ayetler ilk sahabe neslinin, indirilen Kur’an vahyini Resul ile beraber talim ve tebliğ ettiği, yaşanan sorunlar ile vahyi bildirimler arasında bağ kurup hakkı ve adaleti dillendirmeye ve güçleri yettiği kadarıyla şirke ve zulme karşı çıkmaya çabaladıkları bir dönemde nazil oldu. Ufacık bir karyede / bir yörede yani Mekke’de ufak ve silahsız Kur’an neslinin ilk nüvesi bir tohumu filizlendirme misali, zor şartlarda iftiralara, hakaretlere, işkencelere, abluka veya ambargolara karşı oluşturulup var kalınmaya çalışılıyordu.
Gazze’de 1948’den sonra İhvan-ı Müslimin ve sonra da HAMAS yapabildiği kadarıyla düşmana teslim olmadan hakkı söyleyip adaleti ayakta tutabilmek gayreti içinde benzeri imtihanlar karşısında merhaleci bir yol izledi. Gazze’de izlenen o istikameti, yani Resul’ün Sünnetini veya sünnetullah yolunu kendi memleketlerimizde mayalandırmak da bizlerin mükellefiyetinde.
Müzemmil sûresinin son ayetinde ifade edildiği gibi Resul ve Resulle beraber olanlar ayetlerin talimine ve ibadetlere birlikte devam ediyorlardı. Sonra Rabbimiz onları sürekli gece ibadeti ve taliminden halas eyledi. “Kur’an’dan kolayına gelenleri okumaları” nı bildirdi. Çünkü içlerinde hastalar olacağını, Allah’ın lütfu/rızkı için yeryüzünde yol tepecekleri ve Allah yolunda kıtala/savaşa çıkılacağını Rabbimiz bir avuç mümin toplumuna/mümin cemaatine daha vahyin ilk yılında veya yıllarında Müzemmil sûresinde açıklamaktaydı (73/20). Yani İslam’a giren ve Kur’an talimi ve ibadeti ile ilgilenmeye başlayan şahidliği üstlenmiş her mümin bilmekteydi ki Allah yolunda onları bekleyen bir gelecek, sarp yokuşlar, çoğalacakları bir ümmetleşme ve Allah yolunda kıtal gibi imtihanlar olacaktı.
İnişleriyle çıkışlarıyla bir hayat imtihanına muhatabız. İlk andan itibaren iman tercihinde bulunan müminlere Kur’an-ı Mübin daha ilk ayetlerinde İslami bütünü, Tevhidi mücadelenin bütünlüğünü göstermekte; uzun soluklu İslami mücadele ve şühedalık yürüyüşüne hazırlanacak öncü bir ekibi Mekke cahiliyye yapısı içinde yani mevcut hayatın içinde tebliğle ve hakka şahitlikle sınaya sınaya eğitmekte ve geleceğe hazırlamaktaydı. Bu istikamette Resulullah (s)’in örnekliği, insan ve toplum fıtratı ve vicdanı yapısal olarak Adem (a)’dan bu yana aynı ise Resulullas (a)’ın zamanı aşkın örnekliği de örnekliğimizdir.
Rum sûresinin girişindeki ayetler, Mekke’de bir avuç iman toplumunun hem kendi iç eğitimlerini, talimlerini, cahili kuşatmaya karşı sabır ve direnişle yürüttükleri tebliğlerini sürdürürken çevrelerini ve gelecek ufuklarını gözeterek bir strateji çizmek için o ufacık cüsseleriyle, Arap Yarımadasında, doğu ve batı kıtaları arasında ufak bir şehirden dünya olaylarını nasıl takip ettiklerini gösteriyor. Mekke’deki ilk Kur’an nesli bölgelerindeki ve bilebildikleri dünyadaki lehlerinde ve aleyhlerinde ki siyasi ve ekonomik gelişmeleri nasıl izlediklerini Rum sûresinin girişinde açıkça görüyoruz.
Gazzeli Müslümanların da ufacık bir kara parçasından dünya güç dengelerini nasıl takip ettiklerini, bu niteliksel takipleri sonucunda küresel düşmana karşı dünya........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d