Hukukun üstünlüğü ya da hukukun aldatmacası
Kendisine birçok olumlu veya olumsuz anlamlar ve değer yüklenen “gelenek” ya da Batı’daki kullanımıyla “tradition” ifadesi İslam’da veya İslam fıkhında yer almaz. Gelenek ifadesi,Ziya Gökalp gibi muhafazakâr ulusçuların Batı’dan çevirdikleri bir kavramdır. Ama İslami nasslar ve müminlerin şurası dışında “gelenek” ifadesinde aranan birikim, Kur’an’da fıtri ve vahyi olanla mutabık “maruf” kavramına dayanan “urf/örf” ifadesiyle ele alınır:“Sen af yolunu tut; iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir!” (7/199)
Örf, Rabbimizin Nisa sûresinde hukukumuzun kaynağı olarak zikrettiği“Allah’a itaat, Resul’e ve ulu’l-emri minkum yani sizden olan şura heyetine itaat” (4/59)çabalarımızla hüküm bulamayacağımız veya istinbatta bulunulmamış konularda; yani Kur’an ve Sünnet hükümlerinin ve şura içtihadının olmadığı konularda fıtrî ve vahyi değerlere aykırı olmayan görgü, giyim ve yaşantıyla ilgili yasal olmayan alışkanlık ve kurallarımız veya hadaretimizdir. Araf sûresinde“Cahillerden yüz çevirip, örf’ten yararlanıp bu doğrultuda da muhataplarımız için de af yolunu tutmamız” istenmektedir.
Dikkat edilirse bu konudaki af ile muamele edeceğimiz muhataplarımız Müntehine sûresinde belirtildiği gibi “Müslümanlarla veya İslami değerlerle savaşmayan, Müslümanları yerlerinden sürmeyen ve söz konusu zalimlere yardım etmeyen” müslim veya değil yani Müslüman ve diğer insanlardır. Kötülüklerini veya kötü olarak algıladığımız bazı söz ve tavırlarının af edeceğimiz kişiler, insan olarak kalbinin İslam’a ısındırılacağını murat ettiklerimiz yani “müellefe-i kulub” yanında üç günden fazla dargın kalmaları Sünnete ve İslami örfe aykırı olan mümin ve müminelerdir. Zaten Rabbimiz de Nisa sûresinde mealen şöyle buyurmaktadır: “Eğer bir iyiliği açıklar veya gizlerseniz veya bir kötülüğü bağışlarsanız bilin ki, Allah da çok affedici'dir, her şeye güç Yetiren'dir.” (4/149)
İki-üç hafta önce sahtekarlık, yolsuzluk suçlamaları ve dolandırıcılık karineleriyle gözaltına alınıp tutuklanan İBB Başkanı için Kemalist kadroların 1945’te çok partili demokratik hayata geçerken yaptıkları açık oy gizli tasnif yöntemiyle uyumlu olarak geçen haftaki Pazar günü çadır tiyatrosunu andırır bir ön seçimle CHP 2027 veya 2028 Cumhurbaşkanı adayını belirlediğini ilan etti. Ayrıca son Genel Kongresinde CHP’li delegelerin şikayeti üzerine rüşvetle delege satın alınarak sonuçlar oluşturulduğu için yargının Genel Merkezlerine kayyum ataması riskini ortadan kaldırmak için bu Pazar günü de CHP yeniden kongreye gidiyor.
Üzerinde yolsuzluk, hırsızlık, rüşvetçilik ve dolandırıcılık şaibesi ve suçlaması bulunan bu güruh “biz hırsızlık, yolsuzluk, sahtekarlık yapmadık” diyerek kendilerini temize çıkaracaklarına, Türkiye’de hukukun yokluğundan bahsediyor ve yargının siyasallaşmasından yakınıyorlar. Ama Cumhuriyetin kuruluş yıllarından sonra gerçekleşen kitlesel sürgünleri, katliamları, idamları ve yasakları “Hukukun Üstünlüğü” mottosu içine sığdırabiliyorlar.
Bazı safdil Müslüman hukukçular, kalemşörler ve koltuklarını CHP’ye borçlu olan muhafazakâr siyasiler de “Hukukun üstünlüğü” tezinin muğlaklığı içinde İBB Başkanının arkasında hizalanıyorlar.Çünkü onlar fikirde ve amelde kendi özgünlüklerini tanıklaştıramıyor, karşıtına sığınarak var kalma melezliğinden arınamıyorlar.
17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi’nden ve 1926’dan itibaren Kemalizmin gerçekleştirdiği sözde Hukuk İnkılabı’ndan sonra medreselerin kapatılması gibi, Osmanlı’da yürürlükte olan şer’i hukuka dayanan yasalar tamamen kaldırılmış, yerine hukuk diye Türkçeye çevrilen Avrupalı ceza kanunları; medeni, ticari, idari kanunlar getirilmiştir. İBB yolsuzluğundan veya İslam’a ve halkın değerlerine hakaretten ya da mevcut cahili sistemin yanlışlarına karşı polise şiddet uygulamaktan veya ahlaksız küfürlerle nefret suçunu işlemekten birileri sorgulanınca veya yargılanınca “Türkiye’de hukuk yok” diyorlar. Hakikat bağlamında konuya yaklaşınca bu tekerleme doğrudur.
Türkiye’deki yasalar “Allah’ı, vahyi, hududullahı” hayata karıştırmayan Avrupa’nın pozitivist ve kapitalist yasalarıdır. Çıkarlar ve sosyal vakıa değiştikçe evrensellik iddiasındaki normlar da........
© Haksöz
