Amcaoğlu Nakşibendi şeyhi, kendisi küvette şarap üreten bir monşer
Türkiye Cumhuriyeti aynı aileden birinin diplomat, diğerinin tarikat şeyhi çıkabileceği bir ülke. Üstelik sıradan bir diplomat ve sıradan bir tarikat şeyhi de değil. Biri İran, Bonn, Birlemiş Milletler gibi önemli pozisyonlarda büyükelçi olarak görev yapan, devleti yönetenlerle yakın çalışan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum sürecine katkılarda bulunan Volkan Vural. “Olağanüstü ve Tam Yetkili: Bir Büyükelçinin Belleğinde Kalanlar” adlı anılarında aktardığına göre babasının “amcaoğlu” dediği kişinin oğluysa Burhan Yıldırım. Veya daha yaygın bilinen adıyla Molla Burhaneddin: Nakşibendi Tarikatı’nın en önemli şeyhlerinden biri.
Volkan Vural’ın ailesinin kökenleri Siirt’in Tillo köyüne dayanıyor, Siirt’te türbesi olan ve bir mahalleye adını veren Şeyh Mücahid soyundan geliyorlar. Tillo’ya gittiğinde evde Arapça konuşuluyor, ama kendisi anlamıyor. Amcasının bir oğlu MHP’den bakanlık da yapan Oktay Vural. Babası ilkokuldayken Vural’ı Kur’an kursuna yazdırıyor ama ilk dersteki ilgisizliği yüzünden devam etmiyor. “Dizlerimin üzerinde oturmak bana çok sıkıcı gelmişti,” diye yazıyor. “Dizlerimde ağrıyordu. Hocanın tüm uyarılarına rağmen bir türlü tekrarları yapamıyordu.” Eve döndüğünde babasına bir daha kursa gitmeyeceğini söylüyor ve konu orada kapanıyor.
Burhan Yıldırım ise Vural’ın babasının tüm ısrarına rağmen “normal bir eğitim yerine kafasına din adamı olmayı koyup din eğitimi gördü.” İşin ilginci Yıldırım’ın babası Mehmet Ali Yıldırım da “Suriye ile ticaret yapan, çok iyi bir terzi elinden çıktığı belli İngiliz kumaşından yapılmış takım elbiseler giyen bir kişi.” Her İstanbul’a geldiğinde Volkan Vural ve babasını İstiklal Caddesi’nde bir lokantaya götürüyor, Japon mağazasından oyuncak alıyor. Tillo’da ise çocuk Volkan Vural ve Burhan Yıldırım çevre köyleri atlarla geziyorlar.
Molla Burhaneddin’i kitaptaki gibi sadece “din alimi olarak önemli bir şöhrete ve saygınlığa sahip oldu,” deyip geçmek yetmez. Nakşiler arasında kurduğu Mücahidiyye Medresesi uğruna tezler yazılacak kadar önemli. Ancak 420 sayfalık kitapta sadece bir sayfayla bahsedilip geçiştiriliyor. Kitap bu hikayeyle ve daha fazla ayrıntıyla başlamalıydı.
BELKİ BİLİNÇLİ BİR TERCİH
Belki de bu diplomat, yani tanımı gereği dengeleri gözetmek zorunda olan Volkan Vural’ın şahsi tercihi. Zira 2021’de Molla Burhaneddin’e bağlı olan Tillo Yatılı Kuran Kursu gündeme 15 yaşındaki bir çocuğun aylarca istismara uğradığı haberiyle geldi. T24’te Gökçer Tahircioğlu’nun aktardığına göre kursta yöneticilik yapan ve Molla Burhaneddin’in oğlu olarak bilinen D.M. tutuklandı.
İki “kuzenin” yolları bu kadar farklı ilerleyebilirmiş. Volkan Vural tesadüfen TED’e girip ardından Mülkiye’de okuyor ve Dışişleri’ne giriyor. Tam da rejimin değiştiği İran’da içki yasağı büyükelçilikleri de kapsayınca misafirler için yemekte şarap ikram etmek mümkün olmuyor. Tahran Büyükelçisi Tanşuğ Bleda yaratıcı bir çözüm buluyor, kendi şarabını üretiyor. “Sefirin Gözyaşları” adlı şarabı dönemin Devlet Bakanı Vahit Halefoğlu’na hediye ediyor.
Volkan Vural da onun izinden gidiyor. Brüksel’de görev yapan eşi Gülperi şarap mayası getiriyor, İranlı çalışanlar bağlardan üzüm temini konusunda yardımcı oluyor, şarap yapımının inceliklerini öğretiyor. Kullanmadıkları bir banyodaki küvetin etrafını sinek girmemesi için kapatıyorlar. “Üzümlerimizi kendi ayaklarımızla çiğnedik,” diye yazıyor. “(…) Şarabımızı ilk ziyafette konuklara ikram ettik. Kimsenin şarabın kalitesine itiraz edecek durumu yoktu, keyifle içtiler.”
Tahran’da şarap üreten Vural daha sonra görev yaptığı Almanya’daysa Porsche’yle dolaşıyor. Bir zamanlar Türkiye.
ÇİLLER’Lİ FELAKET........© Habertürk
