Kürtler kader ortağımız
Türkiye’de bazı konulara kimin hangi zeminde kafa yorduğunu kestirebilmek güç. Ancak şunu söylemek mümkün. Kendi geleceğine dair kafası bu denli karışık ve aynı zamanda bin türlü manipülasyona uğrayan çok az ülke var dünyada.
Suriye’de olup biteni bugün başlayıp birkaç ay içinde bitecekmiş gibi değerlendirmek bunun en ilginç örneği. Ülkemizi de doğrudan ilgilendirdiğini unutmadan, gerçekleşen hadiselerin yeni ve büyük bir hikayenin başlangıcı olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle gerek devlet, gerekse de iktidar katında işin bu denli ciddiye alınmasını son derece değerli buluyorum.
Son haftalarda neredeyse tüm yazı ve konuşmalarımı Suriye’deki yeni dönemin, sadece kendi içinde değil, tüm bölgede muazzam bir değiştirici role sahip olduğunu anlatmaya ayırıyorum. Ne kadar anlatabildiğimden emin değilim. Ama bu değişim rüzgarının varlığını, herkesin kendi bulunduğu pozisyonda bir şekilde hissettiğinden eminim.
TÜRKİYE TECRÜBESİNİ YOK SAYMAK
Meselenin gelip düğümlendiği noktalardan birisi, Türkiye’nin demokrasi tecrübesinin ve ayrıca din-devlet ilişkilerinde geldiği aşamanın gereğinden fazla hafife alınması. Hatta yok sayılması.
Bunu fazlasıyla ağır ve haksız buluyorum. Eksiklik ve arızaları yok sayarak ve daha iyisini arzu etmediğim için değil; var olanı doğru değerlendirebilmek adına. Dolayısıyla Türkiye’nin yakın komşusunda çok boyutlu ve kritik bir değişim sürecine katkı sağlaması ve bu anlamda sözünün ve rolünün önemsenmesi sahip olduğumuz tecrübeden bağımsız ele alınamaz.
Hangi tecrübeden söz ediyorsunuz diyenlere, pek çok farklı yorumu bünyesinde bulundursa da,........
© Habertürk
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)