menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Terör sonunda kendini feshetti...

24 0
28.02.2025

GÜVERCİN bu coğrafyada barışın, umudun, özgürlüğün, kültürün adıdır.

Bundan önce dört kez uçuruldu; bir noktaya kadar yükseldi, atılan taş, Molotof ve kurşunlarla kanadı kırıldı.

Terörün olmadığı, insanların ölüm korkusu içinde yaşamadığı, özgürce düşüncesini ifade ettiği bir dönemin önünün açılması için dün beşinci kez uçuruldu…

Bu kez havalanmaması için hiç bir gerekçe yok…

Çünkü engellemek için denenen bütün yöntemler tükendi…

“Terörsüz Türkiye…” sloganı ile başlayan bu süreci yaşatmak için çaba gösterenler, dünün karşı karşıya gelenleri olması da sürecin ilerlemesini kolaylaştırdı.

Terörden çok çeken bütün kesimler, sona erdirme ortak paydasında buluştu.

Bu noktaya gelinmesinde ilk adımı cesaretle atan MHP lideri Devlet Bahçeli olmasının da ayrı bir kıymeti var

Toplam 150 gün gibi kısa bir sürede bu noktaya gelinmesi, MHP lideri Bahçeli’nin üstlendiği inisiyatif sayesinde oldu.

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın terörle mücadelede 40 yıllık birikiminin bu dönem iyi kullanmasının sağladığı katkıyı da unutmamak gerek…

DEM Partisi'nin başta Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan olmak üzere İmralı heyetinin görüşmelerde gösterdiği ketum ve bir o denli de dikkatli süreç yönetimi de sürecin sağlıklı ilerlemesine ve bugüne gelinmesine katkı sağladı.

ÖZAL’IN HEMOPATİK ÇÖZÜMÜ

Keşke 32 yıl önce merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın girişimiyle başlayan süreç sonuçlansaydı da bu kadar cana mal olmasaydı...

Hatırlanırsa, Körfez Savaşı’nın ilk yıllarıydı…

Bölgedeki gelişmeleri iyi okuyan Özal, yılanın ısırmasıyla vücuda geçen zehrin yarattığı etkiyi, yine yılan zehrinden elde edilen serumla iyileşmesi anlamına gelen hemopatik bir yönteme başvurdu.

Benzerin yarattığı zararı, benzerle yok etmek için kolları sıvadı.

Terör örgütü PKK’nın üstlendiği Kandil bölgesine hükmeden Irak’ın Kürt liderlerinden Celal Talabani’yi Suriye ve Lübnan’da saklanan örgütün lideri Abdullah Öcalan’a yolladı.

Özal, terör örgütünün “kutsanmış” tek liderinin Öcalan olduğunun farkındaydı…

Bölgede “Mam…” yani “Amca…” olarak nam salmış Talabani’nin de Öcalan üzerinde etki yapacağını öngörüyordu.

Dönemin Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis’in de çözüm süreci konusunda kendisiyle aynı düşüncede olması, güvenlik birimlerinden gelecek tepkileri de yatıştırıyordu.

Ayrıca başta İspanya ve İngiltere olmak üzere batıdaki ülkeler de terör sorununu çözme yöntemini diyalogda bulmuştu…

İLK SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI

Nitekim beklediği gibi oldu, Talabani ile görüşmesi sonrası Öcalan 16 Mart 1993’te Lübnan’ın Suriye’ye sınır kasabası Bar Elias’tan yaptığı tek taraflı çağrı ile silahların bırakılmasını çağrısını yaptı.

Bu PKK açısından ilk silah bırakma eylemi olması açısından önemliydi.

Özal’ın 17 Nisan 1993’te ölümü ile süreç çöktü ve yeniden çatışma döneminin kapısı açıldı.

Türkiye sonrasında yumuşak gücünü devreye soktu diplomasiyi harekete geçirirken ve Suriye’ye de askeri baskısını arttırdı.

PKK, NATO müttefiki ülkeler tarafından ardı sıra terör örgütü listesine alınmaya başladı.

Bu önemli bir avantaj sağladı...

Irak’ta yaşanan iç çatışmalar da sonradan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından PKK’nın dışlanmasını, hatta aralarında çatışma yaşanmasını da beraberinde getirdi.

IKYB Başkanı Mesut Barzani PKK için, “Ağzımızda çürük diş istemiyoruz…” ifadesi de terör örgütüne bölge desteğini azalttı...

Türkiye’nin bastırmasıyla Öcalan da Suriye’den çıkarıldı…

Bölge liderlerinin gönderdiği mesajlar, ABD’nin PKK’yı terör örgütü ilan etmesi, Öcalan’ın Kenya’da yakalanarak İmralı Adası’na hapsedilmesi yeni bir dönemin kapısını araladı.

“YURT DIŞINA ÇIKIN ÇAĞRISI…”

Dönemin güvenlikçi “suyu boşaltıp balığı yakalama” stratejisi kapsamında 1993-95 arasında köy boşaltmalarının........

© Habertürk