Acıyı durduramazsın, ama yalnız da bırakmamalısın
Bu cümle, psikoterapi odalarında her gün yeniden doğrulanan bir hakikati anlatır. Çünkü acı bir problem değil, deneyimdir. Ve her deneyim gibi önce tanınmak, sonra taşınmak ister. Ama biz çoğu zaman acıyı “çözülmesi gereken bir sorun” gibi görür, onu hemen geçirmeye, üzerini örtmeye çalışırız. Oysa acı geçmek istemez. Anlaşılmak ister.
Psikolojik acı çoğu zaman görünmezdir. Röntgenle ya da tahlille tespit edilemez. Ancak bedene, davranışlara ve ilişkilere yansır. Uyku bozuklukları, yorgunluk, huzursuzluk, ani öfke patlamaları, anlam verilemeyen ağlamalar… Tüm bunlar, kişinin taşıyamadığı bir duygunun ifadesidir. İşte bu noktada insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey, “yanında biri”dir. Onu düzeltmeye çalışmayan, susturmayan, hemen “geçer” demeyen biri…
Bir danışan şöyle demişti: “İlk defa biri benimle sadece oturdu. Sadece yanımdaydı. Hiçbir şey demedi. Ama ben o sessizlikte çok şey duydum.” Psikoterapinin dönüştürücü gücü tam da buradadır:........
© Haberton
