Peynir Tenekesi
Efendim, hikâyeye göre; bir sabah fındık faresi uykusundan uyanır. Tatlı bir yorgunlukla gerinirken, yuvasının önünde şahane bir peynir parçası görür.
Ama öyle bir peynir ki, farenin rüyasında bile göremeyeceği kadar güzel ve çekici. Hem ulaşılması çok kolay bir yerdedir, hem de tamamen korunmasız…
Birden düşünmeye başlar küçük fare:
“Sabah sabah bayram değil, seyran değil… Bu peynir nereden çıktı şimdi?”
Mesafe kısadır, üstelik elde edilecek ödül de oldukça büyüktür.
Ama fare kendi kendine mırıldanır:
“Bu işte bir insan yeneği (bit yeneği) olabilir.”
Ve tabiri caizse, peynire “balıklama” atlamaz.
Küçük fare, ayran delisi gibi koşarak peynir kalıbına saldırmaz. Çünkü büyüklerinden sık sık “Bedava peynir ancak fare kapanında bulunur” atasözünü duyarak büyümüştür.
Ayrıca doğuştan sahip olduğu sezgileri de bu işin içinde bir tuzak olduğunu kendisine hatırlatmaktadır.
Hikâyemizdeki fare, fare iken, temkinli bir davranış sergileyerek peynir parçasına atlamazken; nasıl oluyor da insanoğlu, çoğu zaman rastladığı ilk peynir tenekesine “jump” diye atlayıveriyor?
Müsaadenizle, bunun temelinde yatan birkaç konuya değinmek istiyorum.
________________________________________
Birincisi: Şükürsüzlük ve Tamahkârlık
Bulunduğu duruma şükret(e)meyen insan, hep daha fazlasını ister.
Daha fazlasına erişebilmek için ise, çoğu zaman sahip olduğu değerlerden taviz verir; üstelik büyük riskleri de göze alarak.
Kolay yoldan zengin olma, kolay yoldan ünlü olma, kolay yoldan mevki sahibi olma uğruna alınan riskler, birçok insanın hayatını karartmaktadır.
Tamahkâr insanlar, ellerindekilerle yetinmeyip daha fazlasına sahip olmak için dinlerinden,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein