menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türk tarihini yeniden okumak: Ön-Türk tezleri, yazıtlar ve uygarlığın kökeni üzerine yeni yaklaşımlar

26 17
23.10.2025

Ezber Bozan Bir Tartışma

“Tarih Türklerle başlıyor, yazıyı Türkler buldu, Latin alfabesinin kökeni Türk runik harfleridir...”

Bu cümle, popüler bir tarih romantizmi değil; yıllarını Türk dili ve uygarlık kökenlerine adayan araştırmacıların ortaya koyduğu bir iddianın özüdür.

Prof. Dr. Kazım Mirşan, Doç. Dr. Haluk Tarcan, araştırmacı-yazar Bahtiyar Aydın, Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ve fotoğraf sanatçısı-araştırmacı Servet Somuncuoğlu, bu iddianın farklı boyutlarını bilimsel zeminlerde ele almışlardır.

Onlara göre Türk tarihi yalnızca Malazgirt’ten ya da Orhun Yazıtları’ndan değil; on binlerce yıl geriye, Ön-Türk kültür havzasına kadar uzanmaktadır.

Kazım Mirşan ve Dilin Köklerine Dair Yaklaşım

Prof. Dr. Kazım Mirşan, tarihsel filoloji, alfabe ve yazı evrimi konularında yaptığı çalışmalarla Türk dilinin dünya medeniyetinin merkezinde yer aldığını savunur.

Mirşan’a göre; Türk dili, 2 ana grup, 8 dal ve 41 lehçeden oluşur ve bu lehçeler arasındaki yapısal bağlar yalnızca dilbilimsel değil, kültürel bir sürekliliğin göstergesidir.

Mirşan, Etrüsk yazıtlarının, Sümer tabletlerinin ve Altay bölgesindeki kaya yazıtlarının ortak simgelerini karşılaştırarak “runik alfabenin kökeninin Orta Asya’da, Ön-Türk kavimlerinde” ortaya çıktığını iddia eder.

Bu yaklaşım, uygarlığın başlangıcını Mezopotamya merkezli değil, Turan merkezli bir perspektifle okuma önerisidir.

Haluk Tarcan ve Tarihsel Süreklilik Tezi

Doç. Dr. Haluk Tarcan, Mirşan’ın görüşlerini sistematikleştirerek Türklerin Anadolu’daki varlığını 10 ila 16 bin yıl öncesine taşır.

Tarcan’a göre, Türkler “göçebe” değil, göçmen ve yerleşik topluluklardı; yani kültür taşıyıcısıydılar.

Ona göre Batı dilleri, dinleri ve alfabeleri kendilerine özgü........

© Habererk