menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ortadoğu bataklık mı? 1. Bölüm

18 0
30.08.2025

Dünyada devlet dışı aktörlerin devletten daha güçlü olduğu tek coğrafya Ortadoğu. Bu gerçeklik Ortadoğu’yu yaşanmaz bir yer yapıyor. Bataklık kelimesini hem insanların yaşamak istemeyeceği hem de insanı içine çeken, tüketen ve yavaş yavaş yok eden yer anlamında kullanıyoruz. İnsanoğlu ovada, vadide, dağda, ormanda, stepte kısaca bataklıklar dışında her coğrafyada ve her koşulda medeniyetler meydana getirdi.

Ortadoğu geçmişte bataklık değildi. Mezopotamya, İran ve Mısır medeniyetleri Ortadoğu’da, Anadolu ve Yunan medeniyetleriyse Ortadoğu’nun tam sınırında kuruldu. Persler, Bizans, Abbasiler, Emeviler, Selçuklular, Eyyubiler, Memlukler ve Osmanlılar Ortadoğu imparatorluklarıdır. Bugün terör ihraç eden Ortadoğu, tarihte insanlığı aydınlattı. Zirvede olan milletler yok olabildiği veya gerileyebildiği gibi medeniyetlerin beşiği olan coğrafyalar, medeniyetten hiç nasibini almamış yerlere dönüşebiliyorlar. Yani coğrafya kader değildir. Milletlerinde kaderi aynı fertler gibi gayrete, çalışmaya ve iyi yönetime bağlıdır.

Haçlı seferleri ve Moğol istilasından Tanzimat’a kadar altı yüz yıllık dönemde Ortadoğu halkları Türklerin egemenliğinde huzur içinde yaşadılar. Tanzimat, devletin klasik yapısıyla ayakta kalamayacağını, sürekli zayıflayarak tükendiğini fark eden Osmanlı bürokrasisinin, dış güçlerle mutabık kaldığı kurtuluş reçetesiydi.

Tanzimat devletin merkezileşmesini hedefliyordu. Artık Osmanlının erkek vatandaşlarının hepsi askere gidecek ve vergi ödeyecekti. Açılacak mekteplerde eğitim Türkçe olacaktı. Tanzimat cinin şişeden çıkmasına neden oldu. Vergi ödememeye ve askere gitmemeye alışan azınlıklar bu uygulamalara direndiler. Devlette kararlı olunca isyanlar birbirlerini izledi. Bazen biri bitmeden diğeri başladı. İsyanlar, Fransız devriminden doğan fikirlerin yayılması ve misyoner okullarının faaliyetleri, azınlıkların eski düzene dönme taleplerini bağımsızlık arzusuna dönüştürdü.

Devlet Batıya karşı o kadar aciz durumdaydı ki misyoner okullarının şer merkezleri olduğunu biliyor ama açılmasını engelleyemiyordu. 2. Abdülhamit döneminde seferberlik halini alan okullaşmanın amaçlarından biri de misyoner okullarıyla mücadele etmekti. Tanzimat’tan 1. Dünya Savaşına........

© Habererk