Allah adına konuşmak
İslam'ın hem Allah'a dönük hem de topluma dönük boyutları vardır. Allah'a dönük olan, tevhit yani ona ortak koşmamak ve dini vecibeleri/ibadetleri yerine getirmektir.
Topluma dönük olan ise doğru olmak, adaletten ayrılmamak, kul hakkı yememek, rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk vs. gibi toplumu çürüten davranışlardan kaçınmaktır.
Her ne kadar ikili bir tasniften söz ediyor olsak da gerçekte bu iki ödev ve sorumluluk iç içedir. Bir kişi hem ibadetlerini yapıyor hem de İslam'ın menettiği iş ve eylemleri yapıyorsa o ibadet ruhsuz bir şekilden ibarettir. Çünkü ibadetlerin bir amacı, Allah'a yaklaştırmak ise öteki amacı kişiyi ahlak ve hukuk dışı işlerden alıkoymaktır.
Günümüz insanında en çok tanık olduğumuz, bu ibadet ve günah/suç çelişkisidir. Bu tenakuzu en belirgin şekliyle siyasi mücadelelerde görmek mümkün. Bir tarafta İslamcılık iddiası, öbür tarafta yolsuzluk, adaletsizlik, rüşvet, hırsızlık siyasetine verilen destek ve tutulan alkışlar...
Din adına dinin menettiği ne varsa alkışlayan bu zihniyet biçiminin dikkatle analiz edilmesi gerekiyor. Çünkü bugün yaşadığımız kimi sıkıntıların arkasında bu hastalıklı zihniyet vardır. Öyle ki, son yıllarda dış politikada meydana gelen iç yakıcı gelişmelerin arkasında bile bu dinden sapma, dini fanatizm veya adına ne derseniz deyin dini bağnazlık vardır.
İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırımın nedenlerinden biri tahrif edilmiş Museviliğin - vaat edilmiş topraklar- inancı değil midir?
ABD yönetimine hâkim olan Evanjeliklerin, İsrail'e verdiği desteğin arkasında, Armegeddon inancının olmadığını (son kıyamet savaşı) kim söyleyebilir?
Daha birkaç gün önce ABD'nin Ortodoks Başpiskoposu Trump'a," git ve Kostantin'i/İstanbul'u fethet" demedi mi? Bu örnekler dini fanatizmle bazı iç ve dış olaylar arasında bir bağlantının olduğunu gösterir.
Bizde zihniyet meselesine kafa yoran ilk isimlerden biri Sabri Ülgener'dir."İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası ile Zihniyet ve Din: İslam, Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlakı" isimli çalışmaları bu meseleye hasredilmiştir. Ülgener, geri kalmışlığımızın zihniyetle, zihniyetimizin de din ve tasavvuf anlayışımızla ilgisini masaya yatırır. İnşallah ileride bir yazımızda onun bu değerli çalışmalarını değerlendireceğiz. Bugün önümüzde olan........
© Habererk
