menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaybolan yıllar

18 95
13.07.2025

1886 yılında Divriği’de doğdu.

Kökleri, Malazgirt Zaferinden sonra burayı yurt edinen Mengücük Beyliğine uzanıyordu.

Babasını henüz üç yaşındayken yitirmiş, zor ve sıkıntılı bir çocukluk dönemi geçirmişti.

Rüştiye’yi bitirdikten sonra Ziraat Bankasına memur olarak girdi. Kangal ve Zara şubelerinde çalıştı. 1911’de Maliye Nezaretine geçerek İstanbul’a geldi. Dokuz yıl süreyle refiklik, tetkik memurluğu, muamelat katipliği, tahsilat, varidat, bandrol memurluğu ve tahakkuk müfettişliği gibi Maliyenin birçok kademesinde çalıştı. Bir yandan da Maliye Mekteb-i Âlisine devam etti. Dârülfünun’da gece derslerine katıldı.

Bu süre içinde büyük olaylar yaşanmıştı. Balkan Savaşları olmuş, Dünya Harbi yapılmış, mağlubiyetin ardından Mondros Mütarekesi imzalanmış başta İstanbul olmak üzere ülkenin birçok yeri işgal edilmişti.

İşgalin en çok hissedildiği yerlerin başında Beyoğlu ve Galata civarı geliyordu. Gayrimüslim unsurların yoğun olarak yaşadığı bu semtlerde özellikle Rum gençlerin çıkardığı taşkınlıklar Müslümanların izzet-i nefsini yaralıyordu.

1920 yılının bir ilkbahar günü Tatavla’da saldırıya uğradı. Etrafını saran bir grup palikarya tarafından tartaklandı. Normalde direnip hadlerini bildirebilirdi. Ancak, olay çıkarmamaları yönünde idarenin talimatı vardı. Karşılık veremedi. Hıncını içine gömdü. Müthiş bir öfke ve derin bir ıstırapla evine döndü.

Geceyi uykusuz geçirdi. Üç buçuk palikaryanın tacizine bile direnemeyen bir idarede daha ne kadar çalışılabilirdi? Sabahın ilk ışıklarıyla beraber işyerine gitti. İstifasını verip çıktı.

On bir yıllık memuriyet hayatından biriktirdiği küçük bütçesiyle ticaret yapmaya, iktisadî sahada kendini denemeye karar verdi.

Ketenciler’de küçük bir dükkân kiralayıp sigara kâğıdı imaline başladı. Sigara kâğıdı o günlerin en çok satılan ürünlerinden biriydi ve gayrimüslim esnafın tekelindeydi. Üretimini yaptığı sigara kâğıdına “Türk Zaferi Sigara Kâğıdı” adını verdi. Bu ad, piyasayı bir anda allak bullak etti. İstanbul işgal altında, Anadolu direniş halindeyken sigara kâğıdında bile olsa Türk zaferinden bahsedilmesi herkesi heyecanlandırmıştı. Bir anda dükkânın önünde uzun kuyruklar oluştu. “Türk Zaferi Sigara Kâğıdı” kısa zamanda piyasanın liderliğini ele geçirdi.

Disiplinli bir memur ve iyi bir müteşebbis olmanın yanında vatansever bir insandı. Savaş süresince bir yandan ticaret yaparken bir yandan da Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Maçka Şubesini yönetti. Anadolu’ya silah ve mühimmat kaçırılmasında önemli roller üstlendi.

Cumhuriyetin ilanından sonra demiryolu işine girdi. 1926’da Samsun-Sivas Demiryolu Hattının yapımını üstlenen Fransız şirketi işi bırakmış, 7 kilometrelik etap için yerli müteşebbisler arasında ihale açılmıştı. İhaleyi çok daha düşük bir fiyatla kazandı. Tamamen yerli mühendis, teknisyen ve işçilerle kısa zamanda tamamlayıp teslim etti. Bu başarı önünü açtı. Samsun-Sivas’tan sonra Afyon-Antalya, Sivas-Erzurum, Fevzipaşa-Diyarbakır hatlarını yaptı. 10 bin kilometreye ulaşan Türkiye’deki demiryolu ağının 1250 kilometresini döşeyerek sektörün en başarılı müteşebbisi oldu. Soyadını da bu başarıdan esinlenerek aldı.

1930’lu yıllarda havacılık sektörüne yöneldi. O yıllarda ordunun uçak ihtiyacı, halktan ve zengin işadamlarından toplanan bağışlarla karşılanmaktaydı. Kendisinden bağış yapması istendiğinde, “Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz; ben de........

© Haber7