menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ABD başkanlarına “peygamber” dediğinizi, unutmadık!

35 26
29.09.2025

Sırf “Türkiye, küçük Amerika olacak!” dediği için yıllardır merhum Adnan Menderes üzerinden mütedeyyin kesimi “Amerikancı” olarak yaftalayan malum zihniyete bir kez daha gün doğdu.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın daha sonra “saygı” diye tashih ettiği “meşruiyet” açıklamasına balıklama atlayan Amerikan oğlanları, 23 yıldır Türk halkının oylarıyla seçilen Başkan Erdoğan'a, “Halktan alamadığı meşruiyeti Trump’tan almaya çalışıyor” iftirası attı.

Başta İBB olmak üzere tüm CHP’li belediyeleri ahtapot gibi saran bir vurgun ağının başındaki isim olan ve dışarıdayken sürekli Haçlı elçileriyle temas kuran Ekrem İmamoğlu bile,

“Benim meşruiyetim halkımdan gelir” şeklinde pişkince ifadeler kullandı.

TBMM’nin yeni yasama yılının açılışına ilişkin konuşan CHP Sözcüsü Deniz Yücel de sanki daha önce “saygı gösterip, ayağa kalkıyorlarmış” gibi…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın konuşacağı 1 Ekim'deki Genel Kurul'a katılmayacaklarını açıklayarak, “Cumhurbaşkanı'nı ne oturarak ne de ayakta karşılamayız. Zira bizim nezdimizde meşruiyetini yitirmiştir” dedi.

Yanlış anlaşıldığını belirten ve sözlerini de düzelten kıytırık bir büyükelçinin açıklamaları üzerinden günlerdir suni bir fırtına koparmaya çalışan ve AK Parti iktidarının “meşruiyetini” sorgulayacak kadar ileri giden CHP’lilerin şımarık halini görünce aklıma, malum partinin geçmişi geldi.

Malumunuz, şu sıralar kendilerini “anti-emperyalist” olarak lanse eden CHP’lilerin aslında ABD’ye karşı yıllara sâri derin bir muhabbetleri vardır.

Ne zaman başları sıkışsa akıllarına ilk önce okyanus ötesi gelmiştir.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları arasında “509” numarayla yer alan ve 1919 -1973 yılları arasını kapsayan “Olaylarla Türk Dış Politikası” kitabının birinci cildinde;

İngilizlerin desteği ile Anadolu’ya asker çıkarmış bulunan Yunanistan’a karşı zafer kazanmak arzusunda olan Mustafa Kemal’in,

Biraz da “Amerika’nın tarafsız” tutumu dolayısıyla bastıran Halide Edib gibi önemli şahsiyetlerin etkisiyle Amerikalı General Harbord’a, “Heyeti Temsiliye Reisi” sıfatıyla, 22 Eylül 1919’da “Milli Mücadelenin hedeflerini özetleyen bir memorandum” verdiği…

Bu memorandumda, “amacın ‘İmparatorluğu tarafsız bir devletin, tercihan Amerika Birleşik Devletlerinin mandası ile korumak olduğunu’ bildirdiğini” açıkça yazar.

Tabii bu teklifi bir “taktik” olarak düşünen Mustafa Kemal, düşmana karşı halkın direnişinin güçlendiğini gördükçe bu görüşü terk eder.

Fakat “manda” fikrinde samimi olan CHP’lilerin sayısı oldukça fazladır!

Mesela!

“İnönü Arşivi” belgelerine göre, daha sonra elinde Amerikan bayrağı ile poz verecek olan Albay İsmet Bey (İnönü), arkadaşı General Kâzım Karabekir’e 27 Ağustos 1919 tarihinde yazdığı ve Kurmay Binbaşı Saffet Arıkan’la gönderdiği mektubunda:

“Eğer Anadolu’da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zemininde (=yolunda) Amerika milletine müracaat edilse, pek ziyade........

© Haber7