Ak Parti’de neler oluyor?
Bu memleketteki seçmenlerin en az yüzde 70’i en az bir kez oy vermiştir Ak Parti’ye, daha doğrusu Ak Parti Lideri Erdoğan’a.
Zaman içinde “tabela partisi”ne dönüşen klâsik sağ partilerden biri değil Ak Parti.
Bir “ideoloji partisi” de değil.
Biraz toparlansa, biraz atağa kalksa, Lideri Erdoğan’ı en az yüzde 60’a, kendisini de en az yüzde 50’ye taşıyabilecek gibi.
Bununla birlikte, “bir tökezlerse tam tökezler” havası da var.
Statükonun Partisi CHP’nin üst ve alt sınırları belli.
Son yıllarda ilginç seçmen kaymalarına, geçişlerine şahit oluyorsak da, bu memlekette “her ne olursa olsun CHP’ye oy vermem!” diyenlerin oranı yüzde 60’ın altına inmez.
“CHP’den başka partiye asla!” diyenlerin oranı da, aşağı yukarı yüzde 20.
Yani, yüzde 20 ile yüzde 40 arasında dolaşabilecek bir parti, CHP.
Sağ siyasette sağlam bir yer edinmiş durumdaki MHP’nin de, inebileceği en alt ve çıkabileceği en üst oy oranları malûm.
Bunu diğer bütün partiler için de söyleyebiliriz.
Hiçbiri, AK Parti’nin yakaladığı ve yakalayabileceği oy oranlarına ulaşamaz.
Bununla birlikte diğer partilerin oy kayıpları da, AK Parti’nin muhtemel kayıpları kadar “yıkıcı” olmaz.
“Azdan az, çoktan çok gider” gibi bir durum yani.
Başından bunca sıkıntılar geçmiş, yaklaşık çeyrek yüzyıllık kesintisiz siyasal iktidar sürecinde kapatma davasından, tarihin kaydettiği en şedit hain darbe girişimine kadar nice tehlikeyi aşmasını bilmiş bir siyasi oluşum AK Parti.
Sayın Erdoğan, bir süre önce gençlerle sohbet ederken, “Bir ben kaldım bir de Putin, diğerlerinin hepsi gitti!” demişti malûm.
Evet, Putin de iyi dayandı ama orası başka.
Rusya’da zerre demokrasi yok, Türkiye’de ise ağır aksak da olsa işleyen bir demokratik sistem var.
Rusya’da, “iktidarın dibine dinamit koymaya” kalkışanlar en ağır şekilde cezalandırılır.
Türkiye’de iktidar olanlar ise süreçleri, “demokrasinin ve hukuk devletinin kuralları içinde” yürütmek ve yönetmek mecburiyetindedirler.
Türkiye’nin zemini Rusya’dan çok daha kaygandır.
Burada ayakta durmak, milyon marifet ister.
AK Parti’nin işi buraya kadar getirebilmesi, öncelikle Lider’inin ülke sosyolojisine çok uygun özelliklerine, karizmasına, dirâyetine bağlıdır.
Bir de, kendisine her dönemde “yardımcı” olan bir Ana Muhalefet Partisi’nin bulunmasına!
Bir türlü “lider” bulamayan CHP’nin, her dönemde ne hallere düştüğüne bir bakın…
Lider’in, hele böylesine “yukarıya bağımlı” bir ülke için ne kadar önemli olduğunu görün.
Çok partili hayat boyunca “genellikle” zayıf liderler tarafından sözde yönetilen CHP, sürekli olarak........
© Haber7
