Erdoğan’ın Hilâfet Topraklarını ziyareti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaygın ifadeyle "Asya-Pasifik Ülkeleri’’ni ziyaret etti. Malezya, Endonezya ve Pakistan’ı içine alan bu ziyaretlerde yüz binler, sokak ve meydanları heyecanla doldurdu. Resmî karşılama ve nutuklar da bu ayardaydı. Mehter Marşı, Dombra ve Türkiye Cumhurbaşkanı için yapılmış marş çalındı. Bu devletlerin Cumhurbaşkanı ve Başbakanları, tarihe geçecek değerde unutulmaz beyanatlar verdiler. İsmini Enver Paşa’dan aldığını düşündüğümüz Malezya Başbakanı Sn. Enver İbrahim’in dedikleri bir destan okuma gibiydi. Her üç devletimizdeki devlet adamlarının Sn. Erdoğan için yaptıkları tesbit ve hak teslimini üç başlık altında toplamak mümkündür:
-İslâm âleminin lideri.
-Mazlum ve mağdurların hâmisi.
-Cesâret sahibi olması.
Yazımızın başlığındaki “Hilâfet Toprakları’’ cümlesi dikkat çekmiştir. Herhâlde literatürde de böyle bir cümle ilk defa kullanılmaktadır…
Ne demek istiyoruz?
Bizde toprak, vatan mefhumları “mâmelek-i şâhâne’’ diye ifade ediliyor ve bütün Devlet-i âli Osman/ Ulu Osmanlı Devleti kastediliyordu. Kuvvete dayalı hükümranlığın, hükümdarın şahsında tecelli etme şekliydi. Yavuz Sultan Selim Han’dan son Hakan/Halîfe Mehmed Vahideddin Han’a kadar Osmanlı sultanları, aynı zamanda Peygamberler Peygamberine -aleyhisselam- vekâlet etme demek olan Halîfe ünvanına da sahip idiler. Padişah’ın Halifeliği şüphesiz ki yalnızca Müslümanlarla alâkalıydı. Gayr-ı müslîm unsurlar, Padişahın sultanlık salahiyetiyle yönetilirken Cezayir’den Endonezya’ya, Kırım’dan Kızıldeniz’e kadar uzanan muazzam sahada ise Payitaht, Hükümdarlığın yanı sıra Hilafet nüfuzunu da icrâ ediyordu. Hükümranlığın tesisi fetihle olurken Hilafetin meşrûiyeti, muhatap........
© Haber7
