Filler tepişirken çimenler eziliyor.
Ermiş adlı kitabında Halil Cibran, çok bilgece sözler eder ki onlardan birisi de mealen şöyledir; “Sert esen rüzgâr, devasa meşelere, taze çimenlere davrandığından daha şefkatli yaklaşmaz…”
Tıpkı sert esen rüzgâr gibi yağmurun, dolunun ya da boranın hiçbir varlığa ayrım yapmadan yağması Yüce Allah’ın tabiata yüklediği değişmez yasalardan birisidir ki buna “sünnetullah” denir.
Gelin görün ki dünyanın pek çok yerinde son dönemde öylesine sert rüzgarlar çıkıyor ki bu fırtına, adı sanı büyük ülkelere serinletici bir merhem etkisi yapıp hiç zarar vermezken gariban ülkeleri adeta kasıp kavuruyor. Sünnetullah’a taban tabana zıt bu durumun dünyayı sanal bir ateş çukurunun içine sürüklediği, bütün insanlığı tedirgin ettiği, mazlum coğrafyaları kan ve gözyaşı seline mahkûm ettiği ise hepimizin malumu.
Böylesine çetin bir hengamede tepişen fillerin burnu dahi kanamazken taze çimenlerin tarumar olması hem akla hem de ilahi hikmete aykırı bir durum.
ABD’nin Çin ile yapmakta olduğu ticari bilek güreşi sebebiyle dünya adeta diken üstünde.
Geçen dönemde keşfi yapılan elementlerle dünya bugünkü teknolojik seviyesini buldu. Bundan sonrası için yepyeni hammaddelere ihtiyaç duyuluyor. Bu sebeple şimdilerde gündem, gelecek dönemin şifrelerinin ne olduğuna kilitlenmiş durumda. Geleceğe geç kalmak istemeyen ülkeler, yeni nesil uçak ve gemilerden tutun da son sistem savunma sanayi ürünlerinden elektrikli araç teknolojileri ve yapay zekâ bilgisayarlarına kadar daha görünmez ve insansız alanlardan, daha uzak diyarların keşfine kadar gelecek yüzyılı şekillendirmeye yarayacak yeni hammaddelerin peşinde. Bunun da “Nadir Toprak Elementleri” (NTE) olduğu artık sır değil.
Peki........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d