menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yün Yatak, Zülfü Nine ve Gelin Hanım

5 0
03.11.2024

İlginç şehir gerçekten, bu İstanbul.

Anadolu'yu bir mıknatıs gibi toplayıp, derdest edip alt alta, üst üste, yan yana, balık istifi gibi yığdı kendi içine.

İstanbul’da bir yandan Anadolu'nun en ücra köyü, bir yandan en modern şehri birlikte yaşıyor; işte o küçük hikâyeciklerden birçoğu da bu çelişkilerden doğuyor.
Bir süre önce bizim Ümraniye'deki evin yakınlarında, mahalle arasında bulunan bir lastikçideydim.

Apartmanların altındaki lastikçi arabanın lastiklerinden birine giren inatçı bir çiviyi çıkartmaya çalışırken, ben de Zülfü Nine ile tanıştım.
Yan apartmanın birinci kat balkonundan iki kadının atışma sesleri geliyor.
Ses sahiplerinden biri oldukça genç, yirmi yaşlarında gibi, diğeri olgun bir şahsa ait, altmış, yetmiş yaşlarında.

İkinci ses balkonun kenarına daha yakın olmalı, söylediklerinin tamamı anlaşılıyor.
Öteki genç olanın sesi ise, öfke anında yükselince anlaşılıyor, sakin konuşunca boğuk boğuk geliyor ve tam anlaşılmıyor.
Olgun olan ses:

“Hadi hadi hadi biz bunların hepsini biliriz.
Senin o dediklerin benim yeleğime ilik dikemezler, onlar kim ki ben onlardan gaynanalık öğrenecekmişim.
Gızım ben yaşadığım sürece bu yun yatahlarda yatılacak, bunu kafana iyice bir sok.
Nedir o naylondan yatahlar öyle.
İnsan mezara girmiş kimin ayahlarıni bile uzatıp yatamiyir ısıcak ısıcak. Madem hanım ağa gızısın, gokusuna dayanamirsin, senede bir iki kere, kır belini de yıha”.

Bu arada genç olan hanımın sesi de net olarak duyulmaya........

© Haber7


Get it on Google Play