menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ailede Reform ve Demografi Konusu

23 1
30.07.2025

Geçen haftaki yazımız ‘Aile Yılı’, boşanmalar ve evden uzaklaştırma konusundaydı.

Yaramızın büyük olduğunu biliyorduk, gelen mesaj ve telefonların çokluğundan da anlıyoruz ki, bu yara çok daha derin. Behemehal neşter vurmak ve köklü bir reform yapmak gerekiyor.

Eğer biraz daha gecikecek olursak, bir süre sonra gazete ilanları ile genç nüfus arayacağız.

Bu konuyu daha iyi anlamamız için iki meseleye parmak basmak zorundayız.

Birincisi: Tarihsel Arka Plan. İkincisi de görevlerini hakkıyla yapmayanların yanına kâr kalması. Şimdilik birinciye bakalım, diğerini de nasipse başka bir yazıya erteleyelim.

Türkiye ne yazık ki; hemen her konuda uzun projeksiyonlu devlet politikaları uygulama konusunda, son yıllara kadar oldukça başarısızdır.

Nüfus konusu da öyle.

Türkiye, 1923 yılından 1960 yılına kadar 37 yıl boyunca, savaşlarda azalan nüfusu arttırmak için gayret gösterdi.

Bu dönemde de Adnan Menderes’in 1950’de iktidara gelişinden sonra demografi ve imar konusuyla birlikte şuurlu atılımlar görüyoruz. İST. Dergi’den Burak Boysan’ın bildirdiğine göre 1945 yılında yapılan nüfus sayımına göre İstanbul ‘da 1 milyon 78 bin 399 olan nüfus, 1927’de yapılan sayımda 700 binin altına düşmüştü.

Ayrıca başkentin İstanbul'dan Ankara’ya geçmiş olması İstanbul’u metruk bir görünüme dönüştürmüştü.

Hatta bir Demokrat Parti Milletvekiline (DP) göre İstanbul: “…Suyu çekilmiş̧ değirmen gibi terk edilmiş̧, ihmale uğramış̧, yürekler acısı hale gelmişti.”

Dünden bugüne İstanbul Ansiklopedisi’nde Kemal Akyüz, Merhum Adnan Menderes’in İmar ve nüfus çalışmalarını tüm Türkiye’de olduğu gibi İstanbul’da da başarıyla yürütmüş olduğunu detaylı bir şekilde anlatmaktadır.

ÇANTASINDA DOĞUM KONTROLÜ “ARAÇLARI” İLE KAPI KAPI GEZEN HEMŞİRELER DÖNEMİ

Menderes’in 1960 askeri darbe ile düşürülüp idam edilmesinden sonra, 1983 Özal dönemine kadar, 23 yıl nüfusu azaltmaya yönelik ideolojik çırpınışlar görüyoruz. Yani, çantasında devlet destekli doğum kontrolü malzemeleri ile, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kapı kapı dolaşan hemşireler dönemi yaşadık.

1983 yılından günümüze kadar, 40 yıldan fazla bir dönemdir de tekrar nüfusumuzu arttırmaya dönük, giderek yoğunlaşan çabalar görüyoruz.

1983 yılında merhum Turgut Özal’ın iktidarlarına kadar Türkiye’de demografik çalışmalar göremiyoruz.

Kadının ya da ailenin, dolayısıyla demografik atılımın adının geçtiği ilk KHK 1990 yılında, ‘Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’ adı ile faaliyete geçiyor. Daha sonra da 2004 yılında 5251 sayılı kanunla birlikte yeniden yapılandırılıyor.

Bu kısmı teknik terimlerle uzatmak yerine size kısaca şunu söyleyebilirim: Türkiye’de aile ile ilgili, dolayısıyla Türkiye’nin demografik yapısıyla........

© Haber7