menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Artık Hanzala Yüzünü Dönsün!

10 2
06.10.2025

Yeryüzü, bazen bir çocuğun suskunluğuna hapsolur. Ne kelimeler yeter o sessizliğe, ne de satır aralarına sızan akademik tanımlar… Yalın ayak bir çocuk belirir karşımızda: Sırtı dönük, boynu hafifçe öne eğilmiş, hiçbir yöne ait olmayan bir duruşun taşıyıcısı. Adı Hanzala’dır. Köklerinden koparılmış, çocukluğu elinden alınmış bir halkın görsel hafızadaki çığlığıdır. Sözün tükendiği yerde, yüzünü göstermeyen bu figür, milyonların söyleyemediklerini ifade eder. Bir çocuğun suskunluğunda direniş vardır; hem de bağıranlardan daha yüksek bir perdeden.

Hanzala, yalnızca bir karikatür değildir. O, mülteci kamplarında donup kalmış bir zamanın çocuğudur; hiçbir coğrafyaya tam olarak ait olmayan, hiçbir tarihin parantezine sığmayan bir semboldür. Onu gören herkes tanır; ama kimse onun yüzünü bilmez. Çünkü Hanzala yüzünü, yalnızca özgür bir Filistin’e dönecektir. 10 yaşında sabitlenmiş bir zaman tanığı olarak, onun büyümeyi reddetmesi aslında bir halkın yarım kalmış çocukluğudur. Naci el-Ali'nin kaleminden doğan bu figür, kişisel değil kolektif bir hafızanın taşıyıcısıdır. Hanzala, geçmişe dönük bir özlem değil; geleceğe dair inatçı bir bekleyiştir.

Günümüzün hızla tüketilen imgeler dünyasında, Hanzala'nın basit çizgilerle kurduğu sessizlik, gürültüye meydan okuyan bir sadeliktir. Sırtını dönerek yüzümüze ayna tutar; susarak haykırır. Onu anlamak, yalnızca Filistin’i anlamak değildir; aynı zamanda yitirilen adaleti, sessiz bırakılmış çocukluğu ve her gün biraz daha silikleşen insan vicdanını hatırlamaktır.

Bugün, bu figürün arkasında yükselen sessizlik duvarı bir çağrıdır bize: Artık Hanzala yüzünü dönsün.

Ama bu çağrı, yalnızca sembolik bir dilek değil, aynı zamanda kolektif bir sorumluluğun ifadesidir. Çünkü Hanzala’nın yüzü, özgürlüğün yüzüdür; dönmesi için, önce dünyanın dönmesi gerekir.

Tarihsellik ve Yitirilmiş Çocukluk: Hanzala’nın Doğuşu

Bir halk sürüldüğünde sadece toprağını kaybetmez; zamanı da yitirir. Takvimler yerinden oynar, mevsimler değişir ama bir çocuğun yaşı hep aynı kalır. Hanzala, 1948’de zorla yerinden edilen bir kuşağın çocuğudur. Ne doğduğu yer vardır ne de büyüyeceği bir ülke. O, mülteciliğin dondurduğu bir zaman kapsülüdür. İsrail’in kuruluşuyla birlikte bir........

© Haber7