Rumlarla Persler yine sahnede
"Rumlar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Fakat onlar bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip gelecekler. Eninde sonunda Allah’ın dediği olur. O gün müminler Allah’ın yardımı sebebiyle sevinecekler. O dilediğini muzaffer kılar. O çok güçlüdür, engin merhamet sahibidir. (Rum Suresi 2 ila 5. Ayetler)
Bugün coğrafyamızda tarihi bir sahne kuruluyor: Bir yanda çağdaş Persler, öte yanda emperyalizmin Truva atı olan modern Rumlar; yani ABD ve İsrail.
Peki bu sahnede, modern Rumlar olan İsrail’in İran’a karşı başlattığı saldırılar karşısında Müslümanların tavrı ne olmalı? Üzülmeli miyiz, yoksa sevinmeli mi?
Son söyleyeceğim sözü en başta ifade edeyim: Bir Müslüman olarak, emperyalistlerin ya da Siyonist işgalcilerin sevindiği hiçbir gelişmeye sevinmemiz mümkün değildir. Mazlumun acısı bizim acımız, zalimin zulmü ise bizim öfke sebebimizdir. Lakin bu duruş, hakikatin üzerini örtmek ya da bizi sırtımızdan hançerleyenleri suskunlukla aklamak anlamına da gelmemelidir.
İşgalci İsrail’in İran’a yönelik başlattığı saldırılar karşısında sergilenen duygusal refleksler, bizi hakikati konuşmaktan alıkoymamalıdır. Zira hakikat, zamanlamaya kurban edilemeyecek kadar değerlidir. Ve o hakikat şudur:
İran, yıllardır “vahdet”, “direniş ekseni” ve “Sünni-Şii kardeşliği” gibi söylemlerle ümmeti uyutmaya/kandırmaya çalışırken; sahada emperyalizmin truva atı ve Siyonist işgalcilerin en büyük hamisi olan Büyük Şeytan Amerika ile el ele vererek kendi mezhepçi yayılmacılığını adım adım uygulamıştır.
İran; Suriye’de Rusya’yla, Irak’ta ise ABD’yle kol kola girerek binlerce Müslümanın kanına girmiş bir zulüm rejimidir. "Direniş ekseni" söylemiyle inşa ettiği yapay ittifak, gerçekte emperyalistlerle kurduğu kirli ortaklığın üzerini örtmeye yarayan bir paravandan ibarettir. Üstelik bu sahte direniş perdesini, ümmetin bağrına sapladığı hançerleri gizlemek için ustaca kullanmıştır.
Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan’da mezhep merkezli taşeron........
© Haber Vakti
