menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hülle

14 0
thursday

Madem öyle diyorsun... Peki öyle olsun! Firâk düşsün hissemize... Kalan nefeslerimi sensiz alıp vereyim. Bahardan bahara göçmen kuşlarla, ucu yanık bir selam göndereyim.

Madem öyle diyorsun... Yollar, yıllar, dağlar girsin aramıza... Tenhada tuz basıp ağlayalım gönül yaramıza... Hicran bu saatten sonra yadigârımız olsun. Efkâr, her seher buğulanan gözlerimizde solsun!

Madem öyle diyorsun... Mümkünler amuda kalksa da oluru kalmadı. Bahtın zümrüd-ü ankası üstümüze alçalmadı. Gönül sazı doya doya bir keyifli türkü çalmadı. O vakit tükenmiş elde aşkın sermayesi... Yola revân olmasın ne yapsın hicretin piyadesi?

Madem öyle diyorsun... Varsın savursun bir meçhule keder yeli! Kırk akıllı çıkaramazmış, kuyuya taş atınca bir deli... Mesele çapraşık... Mesele arapsaçı... Mesele büyük, hayli gövdeli! Yanılmaktan ötürü değil... Zora koşulmanın ödenmezmiş bedeli!

Madem öyle diyorsun... Mevsimleri azat edelim birer birer... Bundan sonra koluma sadece hazan girer. Yağmurların mahiyeti başkalaşırken için için... Sormam rahat ol... Ne diye? Niçin? Devr-i firkatte sükût gereksiz değil gamzedeye... Tutmaz mı sanırsın dudaklar perçin?

Madem öyle diyorsun... Yed-i perişanlık tutsun........

© Haber Vakti