Balık Metaforu!
Büyük balık küçük balığı yutar denklemi üzerine kurulu dünya sistemi duvara tosladı.
Yani herkesin zorla bindirildiği Titanik batıyor.
1800'lü yıllarda gayri ahlaki metotlarla hayata geçirilen kurgunun, yama yapıla yapıla gelebileceği son noktadayız.
Bütün hikâyenin özeti: Kan, gözyaşı ve talan...
Uluslararası sıfatıyla arz-ı endam eden ne varsa külliyen yalan!
Savaş ve sömürü sütunları üzerinde yükselen heyula... Yıkılırken de altında kalacaklara son oyununu oynuyor. Oyun teorisi gözlüğüyle bakan bu şer menşeli akıl(sızlık), herşeyi oyuncağı görmek pervasızlığından ötürü hicap da etmiyor. Edemez, zira motivasyonu, değersizlik ve fıtratla hasımlık pınarından beslenmekten neşv-ü nema buluyor.
Nobranlığa rahmet okutan bu dehşet dengesi için şu ifade çok manalı: Kendini çekiç zanneden, herkesi çivi olarak görür.
Zokayı yutan insanlık ne kadar da garip...
Önüne atılan yün yumağıyla boğuşan yavru bir kedi kadar saf... İki asırdır aynı senaryo... El insaf!
Her seferinde kuşa bak denildiğinde, dikkati berhava olan bir topluluk olmayı nasıl da beceriyoruz.
Muhtemelen........
© Haber Vakti
