menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ömer Emannamesi Dolmabahçe'ye geliyor! Donanma Akdeniz'e iniyor!

13 0
20.09.2025

Şurahbil b. Hasene, Ubade Bin Sâmid, Halid b. Velid, Ebu Ubeyde Bin Cerrah, Amr b. As'lı sahabe ordusunun (r.anhum) önünde durmak ne mümkündü? 3 kez tevessül edip başaramasakta sabır ve azmin karşısında ne durabilirdi ki?
Nihayet Sergios'un komutasındaki Roma ordusunu Vadilarâbe'de yenip sonra Gamr'ul Arâbat'ı almıştık!
Kral Heraklius paniklemiş, kardeşi Theodoros'u 80 bin kişilik orduyla üzerimize yollamıştı.
Allah'ın kılıcı Hz. Halid, Mercirâhit'i alınca Busra'ya geçmiş, yıllar sonra Yavuz'un otağını kuracağı Remle'de konuşlanmış, Beyt'ul Cibrin korunağıyla iki ordu ECNÂDEYN'de karşılaşmıştı.
O gün kılıç kılıca, çelik çeliğe değmiş, Hicri 13, Miladi 634'te Suriye'ye ilk girdiğimiz Ecnâdeyn Savaşı bize (yakın zamanda SASANİLER'i yenmiş olan Bizans'ın moral ve askeri üstünlüğüne rağmen), Allah'ın nusretiyle İslam Ordusu'nun Suriye'nin kalbine gidiş yolunu açmıştı.
3 bin Bizanslı'ya karşı 14 mücahidin şehid olduğu Ecnâdeyn Savaşı ile Filistin ve Suriye’nin kapıları müslümanlara açılmış, iki yıl sonra kazanılan Yermük zaferiyle de bölgenin fethi tamamlanmıştı.
Kudüs'ün fethi için çok emek sarfeden Ebu Bekir SIDDIK (ra) bu zaferi görememişti fakat fetih Hz. ÖMER'e (ra) nasip olmuştu!
Kudüs'e kılıç çekmeden girmek üzereydik!
Çok geçmeden İslam Ordusu, Kudüs şehir surları önündeydi! Babil Kralı Nebukednezar'ın, Mısır Firavunlarının, İran kisralarının, Helenin, Yunanın, Romanın göz bebeği URŞALAYİM, YERUŞALAYİM'de, İLYA'daydık!
Karşısında (kendilerinin yaşamayı sevdiğinden daha fazla ölümü/şehadeti seven bir topluluğu) gören Patrik Sophronius, şehrin surlarından Amr Bin As'a şöyle seslendi: “Şehri teslim etmek istiyoruz ancak yalnızca kralınıza şehrin anahtarlarını veririz! Krallar şehri İlya ancak bir krala teslim edilir! Kralınız buraya gelmeli.”
İş, artık anahtar teslimine kalmıştı!
(...)
Roma'lılar döneminde adı İlya Kapitolina (Aelia Capitolina) olan KUDÜS-Ü ŞERİF'İN anahtarlarını bizzat Müslümanların ''kralına'' tevdi etmek üzere Şeria Nehri kıyısına kadar mahiyetiyle gelen Patrik Sophronius (bazı rivayetlerde Kudüs Şam Kapısı bazı rivayetlerde Havran Ovası ile Golan Tepeleri arasında bulunan Cabiye'de anahtar teslimin gerçekleştiği yazar) gördüğü manzara karşısında ağlamaya başlamıştı.
Daha dün ortaya çıkan ve daha 4 yıl önce hayata veda eden peygamberlerinin ardından, o dinin müntesipleri kapılarına dayanmış, ''bedevilerden'' oluşan bir ordu, yüzlerce yıllık kutsal bir şehri, kralların taçlarındaki en değerli zümrüt olan İLYA'yı, Roma'dan teslim almak üzereydi ve günlerdir bekledikleri müslümanların kralı yanında sadece bir hizmetlisiyle karşısındaydı.
Neredeydi ordusu?
Atlı korumaları?
Mahiyeti?
Bu nasıl bir kraldı?
Patrik ağlamaya başlamıştı!
Patriğin ağladığını gören Emire'l Mü'minin Ömer'ul Faruk, elini Sofranyanus'un omuzuna koyarak (bir hakikatle yüzleştirip/İlahi Muradinin kesin hükmü karşısında teslim/teskin etmek için) Âli İmran Suresi'nin 140. ayetini okudu ve;
''وَتِلْكَ الْاَيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِۚ وَلِيَعْلَمَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَيَتَّخِذَ مِنْكُمْ شُهَدَٓاءَۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِم۪ينَۙ
''Allah, inananları ortaya çıkarmak, şehidler edinmek için (zamanı kah lehinize, kah aleyhinize çevirmektedir) Allah, zâlimleri sevmez.'' dedi. Hristiyanlığın ''MEKKE'si''olan İlya'nın düşmesini; Hıristiyanların zayıf, sorumsuz ve aciz olmasından kaynaklandığını belirten ve bu kayıtsızlıkları yüzünden hristiyanları, Tanrı'nın kaçınılmaz cezasının farkında olmayan bir güruha benzeten (ve daha sonra........

© Haber Vakti