menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Siyasal İslamcılığın sonu mu?

360 0
19.11.2025

“Siyasal İslam” tanımı ilk kez 1980 öncesi Fransa’da tartışılmaya başladı. İlk tartışanlardan biri de Oliver Roy’du. Oliver Roy ’un ilk tanımı, dindarların siyasi talepleri üzerinden bir okuma idi. Bu tartışma 80 öncesi Türkiye’de CHP-MSP koalisyonu, 1. MC ve 2. MC döneminde başladı, İran devrimi ve Türkiye’de 12 Eylül darbesinden sonra başlayarak Özal Dönemi’nde de devam etti. Siyasal İslam yeni dönemde Müslümanların sivil talepleri ile ilgili değil, Müslümanların yönetime geldiklerinde, başkalarının özgürlüklerine müdahale edecek totaliter bir rejim tarzı olarak tanımlanıyordu ve daha sonra da böyle devam etti.

Roy zamane Müslümanlarının siyasete ilgisinden yola çıkıyor ve İslam'ı bir din olduğu kadar bir siyasal ideoloji olarak da gören, çevrelerin bu yolla iktidara ve servete ulaşma aracı olarak görüyor. Bu gruplar iktidara gelseler bile, kendileri bu yolla toplumu dönüştürme hayalleri kusalar da, sonuçta sistemin bunları dönüştüreceğini, siyaset ve ekonominin bu çevreleri sekülerize edeceğini savunuyor. Roy Müslümanların batıyı Şeytanlaştırırken, kendi içindeki yanlışları göremediğini savunuyor.

Tabi burada ilginç bir nokta var. Neden “Siyasal İslam” diye bir tanım var da “Siyasal Yahudilik” yok mesela. Siyonizm aslında tam anlamı ile bir Siyasal Yahudilik. Ya da Evengelik’ler de Siyasal Hristiyan değil mi? Angilikanlar da öyle. Katoliklerin “Haçlı seferleri” ya da birçok gizli tarikat dini oldukları kadar siyasi bir gaye gütmüyorlar mı idi?

Roy kitabını yazarken aslında İran’daki devrim süreci ile Erbakan’ın Adil Düzen ve Millî Görüş’ü üzerinden bir tanım yapıyordu. Ve konuyu hep batı siyaseti açısından batılı kavram ve kurumlarla anlamaya ve açıklamaya çalışıyordu.

Burada hemen not etmemiz gereken nokta şurası, “Siyasal İslam” tanımı, ön yargılı, İslamofobik bir tanımlamadır. Batıda mesela “Hristiyan Demokrat Partileri” var, kimse onları “Siyasal Hristiyanlık” olarak tanımlamıyor.

Aslında Türkiye’de siyasal İslam, Laik devletin, Eğitim ve Diyanet üzerinden TSE damgalı bir İslam üretme çabası olarak ele alınsa daha doğru bir başlangıç yapılmış olurdu.

İslamcılık konusunda batının itibar ettiği bir isim olan Ruşen Çakır’a göre, “Siyasal İslam Muhafazakâr Demokrat kimliği ile AK Parti döneminde iflas etti”. Abdullah Gül de 5 yıl önce “Siyasal İslam çöktü” demişti.

Kemalist........

© Haber Vakti