Konsül'e karşı çıkmak yerine...
Konsüle karşı çıkmak yerine, aslında yeni bir konsül toplanması için Türkiye önderlik, rehberlik yapmalı. Sürekli övünüyor ve dövünüyoruz. İnandığımız gibi yaşamadığımız gibi, eleştirdiklerimize benzemeye çalışıyoruz. Bu akılsızlıkla da olduğumuz yerde dönüp dolaşıyoruz, birbirimizi yiyoruz.
Ya hu, Süryani Birliğini kuran Hz. Ömer değil mi? Ermeni Birliğini Alparslan sağlamadı mı, Ermeni Patrikliğini kuran Fatih Sultan değil mi? Fatih aynı zamanda Rum Ortodoks kilisesinin başı değil mi? Peki bize ne oldu da bu kiliselerin mensupları İngilizleri, Fransızların, Amerikalıları, Vatikan’ın kucağına düştü.
Neden Türkiye’de ciddi bir Ortodoks İlahiyatı yok? Bırakın İlahiyatı İmam-Hatip seviyesinde bir papaz okulu bile yok. Aramice eğitimi verilmez. Mustafa Kemal Türk Ortodoks kilisesini kurmuş onun da cemaati yok. Bu yönde bir talebi de yok. Bu konularda bizim bir teklifimiz yok, kim ne fikir ileri sürerse ya da bir talepde bulunuyorsa hemen karşı çıkıyoruz. Türkiye’nin ne Karay/Karaim politikası var, ne de Gök Oğuz/Gagavuz politikası. Laiklik deyince mangalda kül bırakmayan Laikçi Kemalistlerin bu konularda din özgürlüğü konusunda söyleyecek bir sözleri de yok zaten.
ABD, BOP maskesi altında “Osmanlı Milletler topluluğu ve Hilafet Misyonunu kendi lehine kullanırken, Türkiye’nin ne Osmanlı Milletler Topluluğu Ne Doğu Roma Milletler topluluğu ne Müslüman halkların birliğini ifade eden bir Hilafet ve ne de Ortodoks halklar Birliğini ifade eden bir misyona sahip. Bir Anadolulu İncil hafızı olan Santa Claus’u batılılar alıp, seküler bir tüketim maskotuna dönüştürdüler, Noel Baba vakfı dışında kimseden çıt çıkmıyor. Kimsenin, Hz. İsa’dan yaklaşık 50 yıl sonra, Tarsuslu, İsevileri takible görevli Roma polisi Tarsuslu Saul’ün ilk Hristiyanlık adının kullanıldığı Hatay’daki kilise ve Kur’an’da anlatılan Habibünneccar olayı gündeminde değil. Hz. İsa yaşarken onun Risalet’ine iman eden ilk kral, Urfa’daki Edese kıralı idi. O Hanif bir Müslümandı, kimin umurunda. O dönemden bir Ashab-ı Kehfi biliyoruz, yoksa, Yuhanna vahyinde adı geçen 7 kilise, yine Saul’un gittiği Selanik, Konya, Ankara, Kayseri kimsenin ilgisini Göbeklitepe kadar çekmiyor. Mudanyadaki Tirilye bölgesindeki 3 Manastır, İznik’te kabul edilmeyen, Tevhid inancına sahip, Airusçuların getirdikleri İncilleri alıp onun üzerinden Tevhid temelli İncil akidesini öğretmeye çalışan Aya Yorgi, Aya Sotri, Aya Ayani kimin umurunda. Niye bu azizlerin isimlerini yaşatmayız!
Evet, Çarmıha gerilme ve Hristiyanlık adını Tarsuslu Saul verdi. O Romalıların Hristiyanları takiple görevlendirdikleri bir istihbaratçı. Biraz Yahudilik, biraz Roma Paganizmi, biraz Anadolu’daki tapınaklardaki Pagan gelenek, biraz dinde Reformla Hristiyanlık diye bir din uydurdu. Hz. İsa Tanrı olunca kendi de onun Resulü oldu. Öbür havarileri de Resul ilan etti. Yahudiler kendi soylarını Allah’ın ailesi ilan ettiler. Babil dönüşü de Hz. Üzeyir’e Allah’ın oğlu demişlerdi. Teslis akidesinin temelinde bu Allah’a evlat nispet eden sapkın inanış var. Museviler domuz yemez. Ama Musa şeriatını kabul ettiğini söyleyen İsevilere Domuzu helal kılan Saüldür. Riba da öyle, Şarab da.
Roma imparatoru........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein