menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KÜRESEL MÜLTECİ KRİZİ VE TÜRKİYE

14 2
01.07.2025

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, dünya çapında zorla yerinden edilen insan sayısı 123 milyonu geçti. Bu sadece rakamsal bir artış değil; küresel çapta çatışmaların, siyasi baskıların, derinleşen ekonomik yoksulluğun ve giderek daha fazla etkisini hissettiren iklim krizinin milyonlarca insanı göçe zorlamasının en somut göstergesi.
Türkiye’nin Eşiğinde Devasa Bir İnsanlık Sınavı
Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla bu küresel krizin merkezinde yer alıyor. On yılı aşkın süredir, özellikle Suriye’den gelen mültecilere ev sahipliği yaparak dünyada en fazla mülteciyi barındıran ülke konumuna yükseldi. Bugün, Türkiye’deki mülteci sayısı 5 milyonu aşmış durumda. Bu durum, Türkiye’nin hem insani bir sorumlulukla hem de ekonomik, sosyal ve güvenlik alanlarında ağır bir yükle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Ancak, bölgedeki yeni riskler bu yükü daha da artırıyor. Özellikle İran ile İsrail arasında tırmanan gerilim, sadece bölgesel dengeleri değil, Türkiye’nin doğrudan güvenlik ve göç politikalarını da etkiliyor. İran’da olası bir çatışma ya da siyasi çöküş senaryosu, milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açabilir. Coğrafi yakınlık ve İran’daki nüfusun ülkenin batısında yoğunlaşması, Türkiye’nin bu göç dalgalarının ilk varış noktası olacağı anlamına geliyor. Böyle bir durumda Türkiye, hali hazırdaki mülteci krizine ek olarak, yeni ve çok daha büyük bir insani krizle baş etmek zorunda kalacak.
Yalnızlık, Sorumluluk ve Adaletsiz Yük Paylaşımı
Türkiye’nin yaşadığı en büyük sorunlardan biri, bu ağır yükün uluslararası toplum tarafından yeterince paylaşılmaması ve özellikle Avrupa Birliği ile yaşanan stratejik yalnızlıktır. 2016 yılında imzalanan Türkiye-AB Mülteci Mutabakatı, Türkiye’yi “Avrupa’nın sınır muhafızı” rolüne sokarken,........

© Haber Ege