menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HIZIN ESARETİNDE İNSAN

20 6
01.07.2025

Bir kısım düşünür Modern çağı “Hız ve Haz” çağı olarak adlandırır. “Haz” konusunu önümüzdeki haftaya bırakarak bu yazıda biraz “Hız” üzerine konuşacağız.

Modern çağla birlikte teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişti. İletişim hızlandı, üretim hızlandı… Artık hız, bir değer ölçütüne dönüştü. En iyi araba, en iyi internet, en iyi bilgisayar vb… Hepsi en hızlı olanı!

Hızla birlikte mesafeler kısaldı ama insani ilişkiler aynı oranda zayıfladı. Günümüz insanı, bu baş döndürücü tempoda ruhunu aynı hızda taşıyamıyor. Sonuç: Yorgunluk, tükenmişlik, anlamsızlık ve yabancılaşma duygusu…

İnsanlar artık sürekli bir acele içinde. Hepimiz koşturuyoruz. Sabahları gözümüzü açmadan elimiz telefona gidiyor. Gün boyunca bildirimler, mesajlar, işler, planlar, trafik, toplantılar… Ve akşam olduğunda çoğumuz, gerçekten yaşadığımız bir gün müydü diye sorgulamadan uyuyakalıyoruz.

Dakikalar, saniyeler, hatta milisaniyelerle yarışıyoruz. Ama hızlandıkça, hayatın içeriği sığlaşıyor. Birçok psikolog, bu çağın en büyük problemlerinden birinin "sürekli tetikte olma hâli" olduğunu belirtiyor. Beyin, gün boyunca onlarca uyarana maruz kalıyor. Bildirimler, reklamlar, mesajlar, mailler… Ve bu yoğun uyarı trafiği, sinir sistemimizi "savaş-kaç" moduna sokuyor.

Bu ne demek? Bedenimiz, gerçek bir tehlike olmasa bile sürekli alarmda. Kalp daha hızlı atıyor, nefes yüzeysel hale geliyor, kaslar gerginleşiyor. Bir aslan tarafından kovalanıyor gibi yaşıyoruz. Ama bu aslan, artık bir e-posta, bir teslim tarihi, bir sosyal medya paylaşımı vb. Sonuç ne oluyor? Çağın hastalıkları:

Kronik stres, anksiyete bozuklukları, tükenmişlik sendromu, dikkat dağınıklığı ve odaklanamama, duygusal mesafe, yabancılaşma ve yalnızlık........

© Günışığı Gazetesi