menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HAZ ÇAĞINDA YAŞAMAK

16 5
08.07.2025

Bir önceki yazımızda çağımızın hızla tanımlandığını, insanların düşünmeye, durmaya, nefes almaya bile vakit bulamadığını konuşmuştuk. Bugünse bu hızlı hayatın en yakın arkadaşı olan bir başka konudan, hazdan söz edeceğiz. Çünkü yaşadığımız çağ sadece hızlı değil; aynı zamanda haz odaklı bir çağ.

Artık çoğumuz için önemli olan şey, "iyi" ya da "doğru" değil; "zevkli", "eğlenceli", “keyifli” "tatmin edici" olan. Üstelik hemen şimdi.

Haz duygusu insana yabancı değil elbette. Binlerce yıldır filozoflar da bu konuyu tartıştı. Kimileri, hayatın amacı olarak hazzı gördü; kimileri ise bunun insanı yüzeyselleştirdiğini savundu.

Mesela Antik Yunan'da Platon, haz peşinde koşmayı tehlikeli bulur. Aristoteles, "haz önemlidir ama tek başına yeterli değildir" der. Epiküros ise hazzı savunur ama bugünkü gibi değil; sade bir hayatla gelen iç huzuru savunur. Onun hazzı, bolluk değil, dinginliktir.

Günümüzde tüm dünyada bizi çevreleyen sistem, sürekli olarak daha fazlasını istememiz gerektiğini fısıldıyor. İhtiyacımız olmasa bile yeni şeyler almaya, tükettikçe mutlu olacağımıza inandırılıyoruz. Doymak bilmeyen bir tüketim çağrısıyla, insanlara eksik oldukları hissi bilinçli biçimde empoze ediliyor. Gerçekte ihtiyacımız olmayan şeyler, “mutluluk” ya da “değer” maskesiyle pazarlanıyor. Böylece haz, geçici bir tatminin ötesine geçerek bir yaşam........

© Günışığı Gazetesi