BAŞARILI OLMADAN DA DEĞERLİ OLABİLİR MİYİZ?
Modern dünyada başarı, çoğu zaman hayatın anlamıymış gibi sunulur. Okullarda, iş yerlerinde, sosyal medyada sürekli başarı hikayeleriyle karşılaşırız. Bir yerde parlamak, öne çıkmak, zengin olmak, hedeflere ulaşmak bir varoluş ölçütü haline gelmiştir. Peki ya istediği başarıya ulaşamayanlar? Onlar ne olur? Değersiz mi sayılır?
Başarı, çoğu zaman somut sonuçlarla ölçülür: diploma, terfi, kazanç, ün, beğeni, zenginlik… Ancak insan değeri gerçekten sadece bu dışsal göstergelerle mi belirlenir? Hayatın anlamı, yalnızca elde edilen başarılarda mı saklıdır?
Başarı kavramı, toplumun normlarıyla şekillenir. Toplum, bireylerden belirli hedeflere ulaşmalarını bekler ve bu hedeflere ulaşamayanları “başarısız” ilan eder. Oysa insanın değeri, başarı çizelgesinde ölçülemez. Değer, var olmakla başlar, nefes almakla devam eder. Başarı ise sadece bir sonuçtur, hayatın tamamı değil.
Hayatın en anlamlı anları çoğu zaman başarıdan bağımsızdır: bir annenin çıkarsız şefkati, bir bebeğin gülümsemesi, bir dostun sıcacık tebessümü, zor bir günde menfaat beklenilmeksizin uzatılan yardım eli, küçük bir sürpriz bir iyilik, dostça yapılan anlamlı ve derin bir sohbet… Bunlar, başarı madalyalarından çok daha kalıcı ve derin anlamlar taşır.
Elbette başarılı olmak güzeldir; emek verip bir hedefe ulaşmak tatmin edicidir. Ancak başarı, insanın değerini belirleyen şey değildir. Kimi zaman sadece denemek bile başarmaktır. Bazen direnmek, yıkılmamak, yeniden ayağa kalkmak; elinden gelenin en iyisini yapmak... Bunlar da hayattaki büyük başarılardır. Belki gözle görülmezler ama en kıymetli olanlar da onlardır.
Unutmamalıyız ki insan, yalnızca maddi ve somut hedeflere ulaşmak için yaratılmamıştır. İnsan; sevmek, öğrenmek, büyümek ve paylaşmak için vardır. Değerimiz bir başarıya değil, insan oluşumuza dayanır. Bu nedenle kendi varlığımıza saygı........
© Günışığı Gazetesi
