TÜKÜRÜN, ALÇAKLARIN SURATLARINA!
Tükürmek… Dilimizin altındaki bezlerin salgıladığı sıvıyı dışarı atmaktır. İlk bakışta basit, hatta iğrenç bir refleks gibi görünürse de tükürük dediğimiz o küçük sıvının insan hayatında büyük bir yeri vardır: Tükürük: Ağzı ıslatır, lokmayı kolay yutmamızı sağlar, sindirimi kolaylaştırır. Kısaca temelde fizyolojik bir ihtiyaçtır. Ancak tükürüğün işlevi bu ihtiyaçla sınırlı değildir. Çünkü tükürüğün olduğu yerde sadece fizyoloji yoktur. Tükürüğün aynı zamanda psikolojik, sosyolojik, ahlaki, hatta hukuki boyutları vardır. Bu kelime edebiyatın da kapısını aralar; romanlara, hikâyelere, şiirlere konu olur; atasözlerimizde, deyimlerimizde yerini alır.
“Tükürdüğünü yalamak” sözü, döneklikle eş anlamlıdır.
“Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” çaresizliğin ifadesidir.
“İçine tükürdüğümün dünyası” dendi mi, artık sabır taşmıştır.
“Tavana tükürmek” boşluğu, “bir tükürüklük iş” olayın basitliğini, umursamazlığı anlatır.
“Kan tükürüp kızılcık şerbeti içmek” ise sabrın, metanetin en ağır hâlidir.
“Rüzgâra tüküren, kendi yüzüne tükürür” denilerek yapılan her kötülüğün dönüp sahibini bulacağı ifade........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein