menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DARBE ANAYASASI SİVİLLERİN DE İŞİNE GELDİ…

15 25
15.09.2025

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve kuvvet komutanları sabaha karşı yönetime el koyduklarını açıkladıklarında Türkiye demokrasi defterini bir kez daha kanlı bir sayfaya çevirdi.

1970’lerin sonu Türkiye için karanlık yıllardı. Enflasyon yüzde yüzlere dayanmış, kuyruklar uzamış, işsizlik tırmanmıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 115 turda sonuçsuz kalmış, Ecevit-Demirel çekişmesi kilidi çözememiştir. Sokaklar sağ ve sol kamplara bölünmüş, her gün ortalama 15 kişi, politik cinayetlerde hayatını kaybeder hale gelmişti.

Devlet otoritesi zayıfladıkça silahlar konuşuyor, üniversiteler kapanıyor, kentler çatışma alanına dönüyordu. Askerler bu ortamı ‘ülkeyi kaostan kurtarma’ gerekçesiyle müdahale nedeni yaptı. Fakat darbenin gerçek hedefi sadece sokaktaki şiddet değil, örgütlü halk hareketleri idi. Sol partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve gençlik, darbeyi en ağır hisseden kesimler oldu.

KARANLIK RAKAMLAR VE DİYARBAKIR’IN ACISI

12 Eylül’ün bilançosu, yalnızca bir ‘idare değişikliği’ değil, toplumsal bir felaketti: 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 210 bin dava açıldı, 98 bin kişi örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılandı, 517 kişiye idam cezası verildi, 50’si infaz edildi. 171 kişinin işkenceden öldüğü resmen belgelendi, yüzlercesi sakat kaldı, binlercesi kayboldu. 30 bine yakın kişi pasaport alamadı, 30 bin kişi yurt dışına siyasi mülteci olarak gitti. 400 gazeteci hakkında toplam 4 bin yıla yakın hapis cezası istendi, 300’ü tutuklandı; 39 ton kitap ve dergi ‘sakıncalı’ diye imha edildi. Bu rakamların her biri bir insan hikayesi demekti. 17 yaşındaki Erdal Eren'in idamı, dönemin........

© Güneydoğu Ekspres