Seyyahların Şeyhi: Karaman’dan Sinop’a
İbn Battuta'nın gözlemleri, Anadolu'daki Türkmen kültürünün İslamlaşma süreciyle birlikte yaşadığı değişimin sonuçlarını da yansıtmaktadır. Özellikle kadınların toplumsal yaşamdaki görünürlüğü ve giyim tarzları gibi ayrıntılar, diğer İslam coğrafyalarına kıyasla daha özgün bir toplumsal yapının varlığına işaret eder.
Geçtiğimiz hafta İbn Battuta'yı sen son Konya'da bırakmıştık, oradan devam edelim.
Karaman (Lârende)
İbn Battuta'nın Konya'dan sonraki durağı, Karamanoğulları Beyliği'nin merkezi olan Lârende, yani bugünkü adıyla Karaman'dır. Seyyah, bu şehri "ardı ardına sıralanan bahçeleri ve bol suları" ile ünlü olarak tanımlar ve burada büyük bir ilgi ve cömertlikle ağırlandığını belirtir. Battuta'nın notlarında dikkat çeken en önemli olay, av dönüşü şehir dışında karşılaştığı hükümdar Karamanoğlu Bedreddîn ile yaşadığı olaydır. Hükümdarın, bir yolcuya saygısını göstermek için atından indiğini ve kendisini kucakladığını anlatan seyyah, bu davranışın dönemin Anadolu sultanlarının misafirlerine karşı gösterdiği alçakgönüllülüğün bir kanıtı olduğunu vurgular. Şehir, aynı zamanda Mevlânâ'nın hocası Şems-i Tebrîzî'nin kabrinin de bulunduğu bir ilim ve kültür merkezi olarak seyyahın ilgisini çekmiştir.
[14. yüzyılın başlarında Karamanoğulları Beyliği, Anadolu'daki en güçlü Türkmen beyliği konumundadır. Beylik, Moğol İlhanlı Devleti'nin zayıflamasıyla bağımsızlığını pekiştirmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey'in torunları tarafından yönetilen beylik, Konya, Niğde, Ermenek ve Mut çevresinde egemenlik kurmuştur. Anadolu beylikleri arasında öne çıkmalarının en önemli nedeni, 1277'de yayınladıkları ve Türkçeyi resmi dil ilan eden fermanla simgeleşen kültürel kimlik vurgusudur. Bu durum onları hem Moğol etkisine karşı bir direniş simgesi hem de diğer Türkmen beylikleri arasında öncü bir güç haline getirmiştir. Karamanoğulları’yla henüz yükseliş aşamasındaki Osmanlı Beyliği arasında gelecekte ortaya çıkacak rekabetin ilk tohumları bu dönemde atılmıştır.]
Aksaray
Aksaray, İbn Battuta'ya göre Anadolu'nun en sağlam ve güzel beldelerinden biridir. Şehri evlerin içinden geçen üç kanalın böldüğünü ve bu kanallarla meyve bahçeleri, bağlar ve bostanların sulandığını belirten seyyah, halkın refah içinde bir yaşam sürdüğünü anlatır. Ayrıca Aksaray'ın en önemli ticari ürününün, "Aksarâyî" olarak bilinen ve uzak ülkelere ihraç edilen koyun yününden halı ve kilim olduğunu belirtir.
Niğde
Niğde, İbn Battuta'nın notlarında kalabalık ve tarımsal açıdan gelişmiş bir şehir olarak yer alır. Şehri ikiye bölen ve üzerinde üç köprünün bulunduğu Nehr-i Esved (Karasu) ırmağından dolaplar aracılığıyla çekilen suyun bağ ve bostanlara ulaştırılması, dönemin gelişmiş sulama tekniklerini gözler önüne sermektedir. Seyyah, şehirde bolca meyve yetiştirildiğini belirtse de, bazı bölümlerinin harap durumda olduğunu notlarına eklemiştir.
Kayseri (Kaysârya)
İbn Battuta, Kayseri'yi İlhanlıların ordu birliklerinin üslendiği stratejik bir yer olarak kaydeder. Şehirde, âhîlerin ileri gelenlerinden Emir Ali'nin tekkesinde konaklayan seyyah, bu zaviyenin yiyeceklerinin bolluğu ve döşemelerinin güzelliğiyle dikkat çektiğini belirtir. İbn Battuta'nın en ilginç gözlemlerinden biri, hükümdar bulunmadığında şehirdeki yönetimi âhîlerin üstlendiğidir. Seyyah, âhîlerin "davranışları, emirleri ve at binmeleriyle tıpkı hükümdar gibi" davrandığını gözlemlemiştir.
Sivas
O dönemde İlhanlı valisi Eretna Bey'in yaşadığı Sivas'ı düzenli bir yapıya ve geniş caddelere sahip bir şehir olarak tanımlayan İbn Battuta, burada Peygamber soyundan gelenlerin konakladığı "Daru's-Siyade" adında bir yapı olduğunu belirtir. Sivas'ta altı gün boyunca son derece misafirperver bir şekilde ağırlandığını kaydeden seyyah, yine Kayseri'de olduğu gibi, âhîlerin şehir yönetimindeki güçlü ve etkili rolüne vurgu yapmıştır.
Gümüşhane (Kümiş)
İbn Battuta'nın ziyaret ettiği dönemde Gümüşhane, gayet bakımlı ve büyük bir şehirdir. Şehrin adından da anlaşıldığı gibi, en........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein