menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kuru fasulye de yoksulları terk etti

23 0
13.04.2025

‘Milli yemek’ olarak kabul edilen kuru fasulye geçmişte fakir Türk halkının açlıktan toplu olarak telef olmasını önlemişti. Ama mutfağımıza gireli 200 yıl olan ‘kuru’nun neden ‘milli’ olduğunu anlayabilmiş değilim. Bizde üç çeşidi zor sayılır, Amerika Kıtası’nda 200 çeşidi var. Üstelik Türkiye kuru fasulyede dışa bağımlı. Ve o bu yüzden artık zengin sofralarına terfi etti.

Bir zamanlar diye başlarsak…

O zamanlar, kuru fasulye fakir fukaranın sofrasından hiç eksik olmazmış. Ucuz olduğu için dar gelirlilerin en önemli besin kaynağı imiş. Onun için nimetten sayılırmış. Etrafa gösteriş yapanlara, “Kendini fasulye gibi nimetten sayıyor” derlermiş.

1907 tarihinde pazarda okkası (1282 gr.) 60 paradan, daha kalitesi ise bakkalda 2 kuruştan satılırmış.

Bugüne gelmeden biraz daha geçmişte oyalanalım ki, genç kuşağı kuru fasulyeden iyice haberdar etmiş olalım.

Yemek ve Kültür Dergisi’nde, yazar Sermet Muhtar Alus fasulye hakkında şunları söyler:

“Öteden beri Trabzon fasulyesi meşhurdur. Dermason denileni, Samsun, Giresun benzeri Karadeniz havalisindeki bir kasabada çıkandır.”

Yazar bu yazısında nedense Erzurum’un İspir kasabasında yetişen meşhur “şeker fasulyesi”nden hiç söz etmemiş. Unutmuş muydu, yoksa o zamanlar bu fasulye cinsi bilinmiyor muydu, anlayamadım.

KÜÇÜK EVLERİN BAŞLICA YEMEĞİ

Kuru fasulyenin küçük evlerin başlıca yemeği olduğunu belirten Alus yazısına şöyle devam eder:

“Fakir aileler, patlıcan, ihtiyar zencilerin suratı gibi pörsüklenince fasulyeye yatarlardı. Yazdan bir çuval alırlar, 6 ay yalnız onu yerler, bıkmaz usanmazlardı.”

Yazara göre, fasulyenin üvey kardeşi börülce ise hiç rağbet görmezdi. Ona göre, bu sebzeyi kim pişirirse pişirsin, içine kıymayı, sade yağı bol bol koyarsa koysun, yine de suyu ayrı, seli ayrı dururdu.

TABAĞIN ALTINA EKMEK

Sermet Muhtar Alus’a göre, tiritli fasulyenin tadına doyum olmazdı. Tabağın altına, tereyağında iyice kızartılmış ekmek parçaları döşenir, onun üstüne kuru fasulye konur, en üste de bol kırmızı biber ekilerek yenirdi.

Babam ne zaman yemekte kuru fasulye olsa, tiritle ilgili hep aynı anısını anlatırdı:

“Bir gün İsmet İnönü kışlaya gelmiş, askerlerle birlikte yemek yemiş. Önce yarım tayın ekmeğini tabağına doğrayıp üstüne suyu bol fasulyeden koymuş ve kaşık kaşık yemiş. Sonra da yanında oturan babama, bu yemeği çok sevdiğini söylemiş.”

Şimdi düşünüyorum da bu hikayeyi defalarca dinlediğime göre, bizim evde de sık sık fasulye pişiyormuş anlaşılan.

ATA’NIN EN SEVDİĞİ

Ayrıca........

© Gazete Pencere