‘Üçlü Masa’ tamam.! Ama hesabı komisyona yıkmak istiyorlar
Konuşuyor ama çok gergin ve sinirli; sanki o ‘tarihi’ konuşmayı yapıyor olmaktan rahatsızlık duyuyor ki bir yerde haklı. Aslında işler onlar için hiç de iyi gitmiyor—ne yazık ki bizler için de…‘Tarzan zorda’ dedikleri gibi bir durum var ortada. Ama ne Güneş’i ne de Dünya’yı durduramıyorsunuz, dönüyorlar; 2028 hızla yaklaşıyor.
Erdoğan’ı yeniden aday yapmak ve seçtirmek için ‘ne yapıp yapıp’ bir yol bulmak zorundalar. Aslında bir yol var; Meclis’e ‘seçimlerin yenilenmesi’ kararı aldırmak ama sayıları yetmiyor. Üstelik seçime girse bile kaybedeceği kesin gibi—ki o sorunu ayrı bir kulvarda çözmeye (!) çabalıyorlar. Ama en güçlü rakibi seçime giremese bile onun kazanma garantisi yine yok.! Denize düşen yılana sarılır derler ya, sonunda DEM’e, dolayısıyla Öcalan’a—yani PKK’ya muhtaç durumda olduklarını—zor da olsa—kabulleniyorlar.
PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesine paralel ‘Kürt sorununa’ siyasi ‘çözüm’ bulunacak; bunun için de yeni bir Anayasa, olmasa bir Anayasa değişiklik paketi gündeme gelecek; belki birden fazla paket—bir kısım değişiklik seçimden önce bir kısmı sonra…
Yarısı peşin kalanı iş bitince gibi.!
Onlar hidayete erdiler de şimdi bunu bizlere nasıl anlatacaklarını bilemiyorlar. Öyle ya; zamanında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a atarlanıp, “Allah'tan korkmaz adam, oğluna gemi alacak kadar paran var, asacak kadar ip mi bulamıyorsun?" diyerek Öcalan'ı asması için urgan atan bunlardı; yıllarca “İmralı-Kandil-Silivri iş birliği” üzerinden seçim propagandası yapanlar da… Daha düne kadar muhalefeti yerden yere vurmak için ağızlarından ‘demlenmek’ lafı düşmüyordu. Sözde DEM’le ittifak yaptılar diye alınan belediye başkanları hala tutuklular.!
Anayasa Mahkemesi üyelerini ‘vatana ihanetle’ bile suçladılar—DEM’i kapatmıyorlar diye. Şimdi kalkıp da ‘İmralı canisini’ Mesih (!)........
© Gazete Pencere
