menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Toplum yeni bir siyaset talep ediyor

17 0
14.12.2025

Kamuoyu araştırmalarının Türkiye’nin siyasi manzarasına dair ortaya koyduğu çarpıcı bir veri, mevcut kurumsal siyasetin derin bir meşruiyet krizinde olduğunu gösteriyor: "Türkiye’nin sorunlarını hangi parti çözer?" sorusuna verilen yanıtlarda, en yüksek oran yaklaşık yüzde 40 ile “Hiçbiri” oluyor.

Bu tabloyu basit bir “kararsızlık” ya da “umutsuzluk” ifadesi diye geçiştirmek mümkün. Hatta siyasi partiler, bu kitleyi henüz ikna edilememiş potansiyel seçmenler olarak görme eğiliminde olabilirler. Ancak bu kadar yüksek bir oranı sadece ruh haliyle açıklamaya çalışmak, toplumun verdiği siyasal mesajı duymamak anlamına gelir. “Hiçbiri” diyenler, aslında “bu ülkenin gerçek sorunlarını, bu partilerin zihniyetiyle çözemezsiniz” diyor. Bu, tek tek liderlere ya da parti logolarına yönelmiş bir öfke değil; bütün bir siyaset tarzına duyulan güvensizliğin ifadesi.

Türkiye'de sorunları çözebilecek siyasi aktörlere yönelik güvensizliğin ulaştığı yüksek seviye, hiçbir şeye değilse bile siyasetin yeniden tanımlanması gerektiğine işaret ediyor. Adını koyalım: Mevcut siyasal alan, siyaseti sadece seçim kazanmaya odaklayan bir iletişim ve pazarlama faaliyetine indirgemenin ve sorunları çözecek ikna edici bir siyasal aktörün sivrilemiyor olmasının yol açtığı bir çıkmazda.

ÇIKMAZIN SEBEBİ SİYASETİN “KİŞİSELLEŞMESİ”

Bu çıkmazın kaynağında, siyasetin "kişiselleşmesi" yatıyor. Ana akım siyaset, Recep Tayyip Erdoğan tarafından en başarılı haliyle sergilenen tek adam şovuyla daha da kuvvetlenen bir merkezileşme eğilimi gösteriyor. Bu merkezileşme, hemen hemen tüm partilerde liderleri vazgeçilmez hale getiriyor. Liderlerin "vazgeçilmez kurtarıcılar" olarak pazarlandığı bu ortamda, parti örgütleri, programlar, ideoloji ve politika önerileri geri planda kalırken, zaferler ve yenilgiler, sorunlar ve çözüm önerileri kişiler (liderler) üzerinden tarif ediliyor. Siyasetin bu denli kişiselleşmesi, onun kaçınılmaz olarak en çok oyu elde etmeyi amaçlayan teknik bir meseleye ve bir iletişim/pazarlama faaliyetine indirgenmesine yol açıyor.

Yıllarca seçim günü bir şeylerin değişeceği beklentisiyle yaşadık. Kurtarıcı anın sandıkta geleceğine, doğru aday bulunursa, doğru ittifak kurulursa, son haftada iyi bir kampanya........

© Gazete Pencere